Bilindiği gibi, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 11 inci maddesi uyarınca, mal alım satımı veya hizmet ifası işlemlerinde satıcı tarafından herhangi bir nedenle Hazine’ye intikal ettirilmeyen vergiden alıcılar müteselsil sorumlu tutulmaktadır.
VUK’nun 11.nci maddesi Vergi Kesenlerin Sorumluluğu başlıklı maddenin 3.ncü fıkrasında düzenlenmiştir. İlgili kanun maddesinin bu fıkrası 4369 sayılı kanunun 81/A-28. nci maddesi ile aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Mal alım ve satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden, alım satıma taraf olanlar, hizmetten yararlananlar ve aralarında doğrudan veya hısımlık nedeniyle ya da sermaye, organizasyon veya yönetime katılmak veya menfaat sağlamak suretiyle dolaylı olarak ilişkide bulunduğu tespit olunanlar müteselsilen sorumludurlar.
Ancak üçüncü fıkrada belirtilen müteselsilen sorumluluk mal üreten çiftçiler ile nihai tüketiciler için söz konusu değildir.
Bu hükümle kanun koyucu, vergi güvenliğini sağlamak, vergi gelirlerinin daha rahat ve hızla olarak hazineye intikal etmesini amaçlamaktır.
84 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile; alıcıların KDV dahil toplam işlem bedelini sadece banka veya özel finans kurumları vasıtasıyla veya nama yazılı çek düzenlemek suretiyle ödemeleri halinde, müteselsil sorumluluk uygulaması ile muhatap tutulmamaları uygun görülmüştür.
Ancak, bu durum uygulamada ödemelerini PTT kanalıyla, kamu kurum ve kuruluşları aracılığıyla ya da tapu devri suretiyle veya şirket kredi kartı ile ödeyen mükellefler yönünden bir takım sıkıntılara neden olmuştur. Maliye Bakanlığı, konuyu yeniden değerlendirerek yayımladığı KDV Genel Uygulama Tebliği ile alıcıların KDV dahil toplam işlem bedelini;
• 5411 sayılı Bankalar Kanunu hükümlerine göre faaliyette bulunan bankalar vasıtasıyla ödemeleri ve bankaya yapılacak ödeme sırasında düzenlenecek belgede satıcının (veya adına hareket edenlerin) adı-soyadı (tüzel kişilerde unvanı) ile bankadaki hesap numarasını ve vergi kimlik numarasını doğru olarak yazdırmaları,
• Ödemenin çekle yapılmış olması halinde çekin Türk Ticaret Kanunu’nun 785’inci maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında düzenlenmiş olması,
• Ödemenin kredi kartı (iade talebinde bulunan kişi veya kuruma ait), tapu devri, kamu kurum ve kuruluşları aracılığıyla (ön ödeme avansı şeklinde kamu kurum ve kuruluşlarının veznesine ödeme gibi) yapılması,
• Ödemenin PTT yoluyla yapılması halinde, ödeme sırasında düzenlenecek belgenin ibrazı (satıcının veya adına hareket edenlerin adı-soyadı (tüzel kişilerde unvanı) ile banka hesap numarası ve vergi kimlik numarası doğru olarak yazdırılmak kaydıyla) halinde müteselsil sorumluluk uygulaması ile muhatap tutulmamalarını uygun görmüştür.
Buna göre, 1 Mayıs 2014 tarihinden itibaren KDV dahil toplam işlem bedelini,
• Şirket kredi kartı,
• PTT havalesi,
• Tapu devri,
• Kamu kurum ve kuruluşları aracılığıyla (örneğin, icra dairesi aracılığıyla yapılan ödemeler) ödeyen alıcılar da müteselsil sorumluluk uygulaması ile muhatap tutulmayacaklardır. Müteselsil sorumluluktan kurtulmak isteyen alıcıların, ödemelerini belirtilen şekillerde gerçekleştirmelerinde yarar vardır.
Müteselsil sorumluluğu ortadan kaldırmayan ödemeler
Ödemelerin muvazaalı olduğunun tespit edilmesi halinde müteselsil sorumluluk ortadan kalkmaz. Muvazaalı ödemeye örnek:
Satıcını hesabına yapılan havalenin tekrar bir şekilde alıcının hesabına aktarıldığının tespit edilmesi gibi…
Taraflar arasında akrabalık ilişkisi veya çıkar ilişkisi olması…
Naylon fatura ve KDV’de müteselsil sorumluluk
KDV’de müteselsil sorumluluk ile Naylon (SMİYB) fatura arasında doğrudan bir ilişki mevcut değildir. Naylon fatura hapis cezası ve 3 katı vergi zıyaı cezası karşılığı olan bir vergi suçudur.
Naylon fatura ile KDV’de müteselsil sorumluluk arasında doğrudan bir ilişki olmamakla birlikte vergi müfettişleri sahte muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeler için Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusu raporu hazırlarken fatura bedellerinin usulüne uygun ödenmemesini delil olarak göstermektedirler. Bir başka söylemle fatura bedellerinin yukarıda anlatılan şekilde yasaya uygun olarak yapılmış olması naylon fatura suçlarında mükellef lehine önemli bir delil olacaktır.
Faturaların V.U.K’da yazılı olan içerik şartlarına uygun olarak düzenlenmiş ödemelerin usulüne uygun olarak yapılmış olması halinde naylon fatura iddialarında ispat yükümlülüğü vergi dairesine geçecektir.
V.U.K 3’üncü maddesi “İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir. “ demek suretiyle ispat külfetini iddia eden tarafa yüklemektedir.
Vergi mükelleflerinin V.U.K’da düzenlenen şekil şartlarına uymaları, faturaları ve belgelerini yasaya uygun olarak düzenlemeleri, ödemelerinde şekil şartlarına uymaları halinde naylon fatura suçlamasına karşı önemli ölçüde korunacaklardır.
Vergi Mükellefi Savunucuları Derneği Genel Başkanı MEHMET KAYNAK