Mücbir Sebep
“Mücbir sebep” hukuki olarak; bir sorumluluğun yerine getirilmesini veya hakkın hukuksal bir imkânın kullanılmasını engelleyen, dolayısıyla sorumluluğun yerine getirilmesi veya hakkın kullanılması süresini etkileyen, kişilerin önceden beklemediği öngöremeyeceği beklese bile kişilerin alabilecekleri tedbirlere rağmen meydana gelmesini engelleyemeyeceği nitelikteki olağanüstü olay, olgu veya durumdur.
Tanımını yaptığımız mücbir sebep halini gerektiren durumlarla hayatta karşılaşmamız imkanlar dahilinde olduğundan yasa koyucu, kanunlar karşısında sorumluluğu olan gerçek veya tüzel kişilerin bu durumlarla karşılaşılması halinde hangi telafi edici imkanlara sahip olacağına ilişkin Türk Vergi Hukukunda yasal düzenleme yapmıştır. VUK Madde 13’de hangi hallerin mücbir sebep olarak kabul edileceği sayılmıştır. Bu durumlar; [1]
1- Vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk,
2- Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler,
3- Kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler,
4- Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması gibi hallerdir.[2]
Mücbir sebep halinde vergisel yükümlülüklerin nasıl ve hangi sürelerde yerine getirileceğine ilişkin durum ise VUK Madde 15’de açıklamıştır. Buna göre, VUK 13’üncü maddede yazılı mücbir sebep hallerinden herhangi birinin bulunması halinde, bu sebep ortadan kalkıncaya kadar süreler işlemez. Bu takdirde tarh zamanaşımı işlemeyen süreler kadar uzar. Bu hükmün uygulanması için mücbir sebebin malum olması veya ilgililer tarafından ispat veya tevsik edilmesi lazımdır.[3]
Maliye Bakanlığı, mücbir sebep sayılan haller nedeniyle; bölge, il, ilçe, mahal veya afete maruz kalanlar itibarıyla mücbir sebep hali ilân etmeye ve bu sürede vergi ödevlerinden yerine getirilemeyecek olanları tespit etmeye yetkilidir. Bu yetkinin vergi türleri ve işyerleri itibarıyla; beyannamelerin toplulaştırılması, yeni beyanname verme süreleri belirlenmesi ve beyanname verme zorunluluğunun kaldırılması şeklinde de kullanılabileceği VUK Madde 15’de ifade edilmiştir.
Yazımızda açıklandığı üzere, yasa koyucu mücbir sebep hallerini sayarken yalnızca durumu tespit edilebilen kaza, hastalık ve tutukluluk maddesini net bir şekilde ifade etmiş, diğer maddelere “gibi” edatını ekleyerek ve“gaybubet” gibi belli olmayan durum anlamına gelen geniş içerikli bir kelime kullanarak, yasa metninde sayılan ve tevsik edilebilenlerin geçerli olduğunu fakat bu durumlara benzer ispat ve tevsik edilebilendurumlarında Maliye Bakanlığı’nın kararıyla geçerli olabileceğini yani mücbir sebep olarak sayılabileceğini maddelere eklenen kelime ve edatla ifade etmiştir.[4]
VUK Madde 13’de “Mücbir Sebep” durumları arasında yer alan, yukarıda açıklamasını yaptığımız anlam genişletici kelimelere ilişkin idarenin özelge olarak verdiği farklı örnekler mevcuttur ve bu örneklerden bir tanesi aşağıda sunulmuştur.[5]
Örnek Milletvekilli Seçilme Durumu da Mücbir Sebeptir.
Maliye Bakanlığı Özelgesi 30.06.1992 tarih ve DMG:2101130915 sayılı
Mükellefin milletvekili seçilmesi nedeniyle; Anayasanın 82. Maddesi hükmü gereğince TBMM üyeleri, Devlet ve diğer Kamu Tüzel kişilerinde ve bunlara bağlı kuruluşlarda: Devletin veya diğer kamu tüzel kişilerinin doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak katıldığı teşebbüs ve ortaklıklarda, özel gelir kaynakları ve özel imkanları kanunla sağlanmış kamu yararına çalışan derneklerin ve Devletten yardım sağlayan ve vergi muafiyeti olan vakıfların, Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alamazlar, vekili olamazlar, herhangi bir taahhüt işini doğrudan veya dolaylı olarak kabul edemeyecekleri, temsilcilik ve hakemlik yapamayacakları sayılarak belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan Anayasa maddesi hükmü uyarınca, ……..’in 19. dönem milletvekili seçilmesi sebebiyle taahhüt işini Anayasanın 82. maddesinde yer alan hükme göre tamamlamadan bir başkasına devretmek zorunda kalması hali, mezkur maddenin sonunda yer alan ‘gibi’ edatı içerisinde müteala edilmesi imkan dahilindedir. Dolayısıyla adı geçenden tahsil edilecek olan damga vergisi ve harca V.U.K. 373. maddesi gereğince mücbir sebep haline istinaden ceza kesilmemesi gerekmektedir. Örnekte de görüldüğü gibi yasa koyucu mücbir sebep halini gerektirecek durumlara ilişkin kesin tespitlerin yanında anlam olarak ucu açık bir ibarede bırakarak gelişen ve önceden tespit edilemeyen ama tevsik edilebilen durumlarında idarenin kararıyla mücbir sebep kapsamına alınması yolunu açık bırakmıştır.
Zor Durum
Mükellefler başlarına gelebilecek ve mücbir sebep halini gerektirmeyecek olumsuz durumlar karşında vergisel sorumluluk ve ödevlerini yerine getirebilmek için idareden belli bir süre talep edebilir. Türk Vergi Hukukun da mükelleflere verilebilecek bu yasal ek süre Vergi Usul Kanunu Madde 17 de “Zor Durum” olarak düzenlemiştir.
Zor durumda bulunmaları hasebiyle vergi muamelelerine müteallik ödevleri süresi içinde yerine getiremeyecek
olanlara, kanunî sürenin bir katını, kanunî sürenin bir aydan az olması halinde bir ayı geçmemek üzere, Maliye Bakanlığınca münasip bir mühlet verilebilir ve Maliye Bakanlığı mühlet verme yetkisini tamamen veya kısmen mahalline devredebilir diyerek, mühletin verilebilmesi için gereken şartları yine VUK Madde 17’de sıralamıştır.
- Mühlet isteyen, sürenin bitmesinden evvel yazı ile istemde bulunmalıdır.
- İstemde gösterilen mazeret, mühlet verecek makam tarafından kabule layık görülmelidir.
- Mühletin verilmesi halinde verginin alınması tehlikeye girmemelidir.
Maliye Bakanlığı mühlet verme yetkisini bölgeler, iller, ilçeler veya sektörler ile iş kolları ya da mükellef grupları itibarıyla yazılı başvuru şartı aramaksızın da kullanabilir.
Zor Durum sebebi ile uzayabilecek süreler, VUK 17. Madde de belirtildiği gibi sadece kanuni sürelerdir. İdari süreler, Zor Durum sebebi ile uzatılamaz. Diğer bir bilgi ise, Zor durum hali mücbir sebep halinden niteliği itibariyle farklıdır. Şöyle ki; malum olan veya mükellef tarafından tevsik ve ispat olunabilen mücbir sebep hallerinde, vergi ödevleri ile ilgili süreler kendiliğinden uzarken zor durum hallerinde, bir süre verme söz konusu olup, bunun takdiri tamamen Maliye Bakanlığı’na ait bulunmaktadır.
VUK Madde 17’de zor durumdan ne anlaşılması gerektiği tam olarak açıklanmamış, zor durum sayılabilecek hallere örnekleme yoluyla dahi değinilmemiştir. Bu, takdir yetkisinin tamamen vergi idaresine ait olduğunu göstermektedir. Takdir hakkının tamamıyla idareye bırakılmış olması nedeniyle, idarenin hangi halleri zor durum hali olarak kabul edebileceği yönünde hakkında değerlendirme yapmak son derece güçtür. Ancak yapılan araştırmalar ve çalışmalarda genellikle, Bakanlığın tabi afetlerin sona ermesinden (mücbir sebebin ortadan kalkmasından) sonra bu afetler nedeniyle beyanname hazırlaması işlemlerinin zorluğu sebebiyle süre talebinde bulunan mükelleflere bu kapsam süre verdiği bilinmektedir.[6]
Sonuç olarak; “Mücbir Sebep” ve “Zor Durum” hallerini doğuran durumların farklı haller oldukları, bu durumlarla karşı karşıya kalınması halinde faydalanılacak yasal sürelerin hem kullanma-kullandırılma hem de süre bakımından farklı olduklarını değişik birer örnek ile bilgilerimiz dahilinde sizlerle paylaşımda bulunduk.
Kaynakça[1] 213 sayılı Vergi Usul Kanunu[2] Maliye Bakanlığı’nın 22.01.2001 Tarih ve B.07.0.GEL.0.28/2810-13-828/4124 Sayılı Özelgesi’ne göre; “Defter ve belgelere mahkeme kararıyla el konulmasıyla mücbir sebep hükümleri işletilir. (VUK Mad. 13/4) Bu durumda mücbir sebep hali, defter ve belgelerin mahkemece mükellefin kendisine iade edilmesi halinde iade edildiği tarihe, vergi incelemesi yapılmak üzere inceleme birimlerine intikal ettirilmesi durumunda inceleme elemanının incelemeye başladığı tarihe kadar devam eder.”[3] Maliye Bakanlığı’nın 25/12/1986 tarih ve 1986/9 sayılı Vergi Usul Kanunu İç Genelgesi “Mücbir Sebep Hallerinden Sayılan Ağır Hastalıklara İlişkin Olarak Düzenlenen Raporların Tevsik Durumu”[4] “Türk Vergi Hukukunda Mücbir Sebep Halinin Dava ve Temyiz Süresini Durdurup Durdurmayacağı Sorunu” Doç. Dr. Gökhan Kürşat Yerlikaya[5] Maliye Bakanlığı’nın 30.06.1992 tarih ve DMG:2101130915 sayılı Özelgesi[6] Öner Bağımsız Denetim Yeminli Mali Müşavirlik/Sirküler-2009/35
Kaynak: Vergi Müfettiş Yardımcısı Uğur Küçükkahyaoğlu-www.muhasebetr.com