6183 sayılı kanunun 62. maddesine göre, borçlu mükelleflerin menkul ve gayrimenkulleri üzerindeki konulmuş vergi hacizlerinin kaldırılması sırasında; vergi daireleri borçlu şirketin hem ilgili vergi dairesindeki borcunun ödenmesini ve hem de Türkiye çapında o şirketin başka vergi dairelerine borcunun olup olmadığını araştırmaktadırlar.[1]
Mal varlığı araştırması neticesinde sadece ilgili vergi dairesindeki amme borcunun ödenmesi halinde borçlu mükellefin konulmuş vergi hacizleri ilgili menkul veya gayrimenkuller üzerinden kaldırılır. Buraya kadar anlatılan haciz kaldırma işlemleri de burada bulunmamaktadır. Ancak, şirket ortağının menkul ve gayrimenkuller üzerine konulmuş hacizlerin çözümü sırasında ise, bu kimsenin Türkiye çapında başka şirketlerde ortaklığının bulunup bulunmadığı araştırılmaktadır. Bu araştırmalar neticesinde, ilgili kişinin başka şirketlerdeki ortaklığı nedeniyle payına düşen borcun bulunması halinde haczin kaldırılması sırasında bu borcun da sıfırlanması yani ödenilmesi istenilmektedir.
Örneğin, (x) şirketinin Gebze’de (A), (B), (C) vergi dairesine aynı anda farklı miktarlarda borcunun olduğunu varsayalım. Bu örnekte, (A) vergi dairesinin (x) şirketinin ortağının kişisel gayrimenkulüne
haciz konulmuş olduğunu kabul edelim. Bu örnekte, (x) şirketinin ortağının şahsi gayrimenkul üzerine konulan haczin kaldırılması sırasında vergi dairesi (x) şirket ortağının başka vergi dairelerindeki şirket ortaklığından dolayı olan borçlarının da ödenmesini talep etmektedir. Bu örnekte, (x) şirketinin ortağının kişisel gayrimenkul üzerindeki haczin kaldırılabilmesi için haczi koyan (A) vergi dairesi kendisine olan borcun tümünün ödenmesi halinde bile haczi çözmemektedir. (A) vergi dairesi kendisine olan bütün borcu tahsil ettiği gibi bu arada VEDOS sisteminde gördüğü (B) ve (C) vergi dairelerindeki (x) şirketinin borçlarının da ödenmesi halinde ancak haczi kaldırmaktadır.
Yukarıdaki uygulamanın dayanağının 6183 sayılı yasa ve ilgili tebliğlerde açık bir şekilde olduğunu göremiyoruz. Ancak, ilgililere sorulduğunda Seri A Sıra No 1 nolu Tahsilat Genel Tebliğinde “mal varlığı araştırması” başlığı altında 6183 sayılı kanunun 62. maddesine göre geniş kapsamlı bir araştırma hak ve yetkisinin olduğu ifade olunmaktadır. [2]
Türkiye çapında mal varlığı araştırması kamu borçlusunun haczi mümkün malvarlığının saptanması ve haczedilmesini sağlamak amacıyla yapıldığı dikkate alındığında alacaklı asıl tahsil dairesi başka illerde doğrudan veya bu konuda görevlendirilmiş dairelerce, diğer illerde ise, aynı nev’iden tahsil daireleri aracılığıyla 6183 sayılı kanunun haczin tatbik şekline ilişkin hükümlerine göre yapması gerekecektir. Alacaklı esas tahsil daireleri hızlı bir şekilde yukarıda açıklanan durumlarda bulundukları illerin haricindeki tespit ettikleri ve haciz bildirisi düzenlemek suretiyle haczedilmesi gereken malları doğrudan haczedebileceklerdir.[3]
Sonuç olarak, yukarıdaki örneğimizde asıl amme borçlusu şirket (x) olup, bu şirketin sadece (A) vergi dairesinde vergi kaydı olduğu ve bu daire tarafından şirketin borcu nedeniyle önceden haczedilmiş gayrimenkul üzerinde haczi bulunduğunu kabul edelim. Burada (x) şirketi (A) vergi dairesine olan bütün borçları ödemesi halinde haczi kaldırılır. Bu arada (x) şirketinin Türkiye çapında başka vergi dairelerinde borcunun olup olmadığı araştırılır. Bu araştırma sonucunda (A) vergi dairesi dışında borç çıkmazsa haciz yukarıda anlatıldığı gibi çözülür. Sorun burada bitmemektedir. Eğer, (x) şirketinin ortağının başka bir ilde, başka bir şirkette payından dolayı borç varsa haczin çözümünde bu durum engel teşkil edebilir. Edebilir diyoruz çünkü, vergi daireleri haciz çözümünde sadece borçlu şirketin tüzel kişiliğini dikkate almamaktadır. Ortaklarının da borcunun olup olmadığı yönünde ayrı bir araştırma yapmaktadırlar.[4]
———————————————–[1] 6183 sayılı Tahsilat Genel Tebliği Seri A, Sıra No:1 “mal varlığı araştırması” . ve ilgili olarak bkz. ALPASLAN Mustafa – SAKAL Mustafa, Vergi Hukuku Uygulaması –I, İzmir Ocak 2008 , s.231.[2] YERLİKAYA G. Kürşat, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Şerhi, XII Levha Yayınları, İstanbul, Ocak 2012, s.562.[3] YERLİKAYA age, s. 562.[4] Gelir İdaresinin, 9.3.2006 tarihli genel yazıları.
Kaynak:Av.Nazlı Gaye Alpaslan Güven