Bir davanın esasının incelenebilmesi, bu davanın dava açma süresi içerisinde açılmış olmasına bağlıdır. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7’inci maddesine göre, vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklar hakkında vergi mahkemelerinde dava açma süresi, özel kanunlarda ayrı süre belirtilmeyen hallede otuz gündür. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda düzenlenen bu süre, özel kanunlarda ayrı süre kabul edilmesi halinde uygulanabilecek nitelikte olan genel dava açma süresidir. Başka bir deyişle bu süre, ancak özel kanunlarda ayrı bir dava açma süresi belirtilmemiş olması halinde uygulanmaktadır. Nitekim vergi uyuşmazlığının ilgili bulunduğu özel kanunda ayrı bir dava açma süresi belirtilmişse, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda düzenlenen genel dava açma süresine dayanarak hak iddia edilmesi mümkün değildir.
Dava açma süreleri yasada açıkça gösterilmiştir. Yine 1.fıkrada “özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde..” ibaresi kullanılarak, bazı kanunlarda dava açma süresi bakımından, özel hükümler bulunabileceği, bu sürelere uyulması gerektiği belirtimleştir. Özel dava sürelerinden uygulamada rastlananlardan bazıları aşağıda sıralanmıştır.
a) Vergi Usul Kanunu’nun 41.maddesi. Bu maddeye göre, hakkındaki takdir komisyonu kararlarına karşı, vergi mahkemelerine 15 gün içinde dava açılabilir.
b) Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 49. Maddesi. Bu maddeye göre, emlak vergisi genel beyanında kullanılmak üzere. Bina inşaat maliyetleri hakkında yapılan ve Resmi ilanını izleyen 15 gün içinde Odalar Birliği tarafından Danıştay da dava açılabilir. Takdir komisyonlarının arsalara ait asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin takdirlere karşı, ilk ve ilçe ticaret odaları, ziraat odaları ve ilgili mahalle ve köy muhtarlıkları, vergi daireleri ile ilgili mahkemesinde 15 gün içinde dava açabilirler. Vergi mahkemelerince verilecek kararlara karşı, 15 gün içinde Danıştay’a başvurulabilir.
c) Vergi Usul Kanunu’nun Ek. 7. Maddesi buna göre, uzlaşma yoluna başvuran yükümlüler, uzlaşmaya varılmaması durumunda 15 gün lük ek bir dava süresine sahip olurlar.
d) Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un 58. Maddesi. Bu maddeye göre, yükümlüler, ödeme emirlerine karşı 7 gün içinde ilgili vergi mahkemesinde dava açabilirler.
e) İYUK’ nun 10. Maddesi uyarınca, idareye yapılan başvurularda 60 günlük bekleme süresinin bitiminden sonra idare tarafından cevap verilmesi durumunda, dava açma, süresi, bu cevabın tebliğinden itibaren 60 gündür.
f) VUK’ un 120. Madde hükümleri gereğince; düzeltme talebi reddedilen yükümlülerin şikâyet yoluyla Maliye Bakanlığı’na başvurmaları durumunda, Bakanlığın cevabının tebliğinden itibaren dava açma süresi 60 gündür. 147

1- Dava Açma Sürelerinin Başlangıcı

İdari Yargılama Usulü Kanunu, Vergi Usul Kanunu’nun 378’inci maddesine paralel bir biçimde vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda genel dava açma süresini ne zaman başlayacağını özel olarak belirtilmektedir. (İYUK.m.7/2-b).148
Buna göre;
– Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilâtın,
– Tebliği yapılan hallerde veya tebliği yerine geçen işlemlerde tebliğin, – Tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin ,
– Tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı,
– İdarenin dava açması gereken konularda ise, ilgili merci ya da komisyon kararının idareye geldiği Tarihi izleyen günden başlar (İYUK.m.7/2,b)149 Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde, tahsilâtın yapıldığı, başka bir deyişle, verginin ödendiği tarih, dava açma süresinin başlangıcını oluşturacaktır.
Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde. Verginin ödenmesinden önce tarih ve tahakkuk işlemi yapılıp bunun yükümlüye tebliğ edilmesi söz konusu olmadığı için, ödeme tarihinin dava açma süresinin başlangıcı olarak alınması bir zorunluluk niteliğini taşımaktadır.
Örneğin, damga vergisinde ve harçlarda böyledir. Tebliğ yerine geçen işlemlerinin başında, tahakkuk fişinin kesilmesi gelmektedir. Tahakkuk fişinin mükellefe verilen örneği (nüshası), aynı zamanda, beyannamesin makbuzu yerine geçer. İşte bu makbuzun mükellefe veya etkili adamına verildiği tarih tahakkuk fişinin; dolayısıyla bu fişle tarh ve tahakkuk ettirilen verginin tebliği tarihi sayılır. Dava açma süresi bu tarihi izleyen günden başlatılır.Tebliğ yerine geçen bir başka işlem, Vergi Usul Kanunu’nun 109’uncu maddesinin 2’inci ve 3’üncü fıkralarında yer almaktadır.
Buna göre, diğer ücret elde eden hizmet erbabının vergileri, tarh zamanında bu yükümlülerin bağlı oldukları vergi dairesine başvurarak ibraz edecekleri vergi karnelerine yazılmak suretiyle tarh ve tebliği olunur. Vergi. Karneye yazılığı tarihte tebliğ edilmiş sayılmaktadır. Dolayısıyla, böyle bir vergilendirme işlemine karşı açılan davanın, verginin vergi karnesine yazıldığı tarihten başlayan 30 gün içinde açılması gerekmektedir.
Tevkif yoluyla alınan vergilerde vergi, istihkak sahibine ödemenin yapıldığı sırada, yapılan ödemelerden kesinti yapılmak suretiyle ödemeyi yapan tarafından tahsil edilmekte ve bu şekilde istihkaktan kesilen vergi ödemeyi yapan vergi sorumlusu tarafından kanunen belli dönemlerde muhtasar beyanname ile ilgili vergi dairesine beyan olunarak ödenmektedir.
Vergi sorumlusunun; yani ödemeyi yapanın ihtirazi kayıtla beyanname vermesi veya beyanname vermemesi, ya da noksan beyanda bulunması sebebiyle yapılan tahakkuk ve ( re ‘sen veya ikmalen )tarh işlemlerine (ihbarnamelere) karşı, bu kişi tarafından vergi mahkemesinde açılması düşünülen idari dava süresi, bu işlemlerin sorumluya tebliği olunduğu ya da olunmuş sayıldığı tarihi izleyen günden başlar.
Kimi vergiler için tarh ve tahakkuk işlemi, vergiyi doğuran olayın bir kütük ya da sicile kayıt ve tesciline bağlı kılınmıştır. Bu vergilerde. İdari dava açma süresinin başlangıcına, tescil tarihi esas alınmıştır.
Örneğin; 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununda öngörülen motorlu taşıtlar vergisi veya Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulan sicile, hava vasıtaları sicilin kayıt ve tescili ile başlar. Aynı kanunun 9’uncu maddesine göre de, vergi Söz konusu kayıt ve tescilin yapıldığı yerin vergi dairesi tarafından her yıl Ocak yanı başında yıllık olarak tahakkuk ettirilmiş sayılır. Tahakkuk ettirilen vergi ayrıca mükellefe tebliğ olunmaz ve tahakkuk ettirildiği gün tebliğ edilmiş sayılır. Bu durumda; vergi mahkemesinde idare dava açma süresi söz konusu tahakkuk tarihi izleyen günden başlar.
Vergi yargılaması hukukunda, davalı mutlaka idaredir. Davacı ise, kural olarak idare edilenler. Yani şahıslardır. Ancak, vergi dairelerinin takdir ve tadilat komisyonları tarafından tahmin ve takdir olunan matrahlara karşı vergi mahkemesinde dava açabilmesi (VUK.M.377/II) bu kuralın önemli bir istisnasını oluşturmaktadır. İşte, vergi dairesinin takdir ve tadilat komisyonları tarafından belirlenen matrahlar karşı açacağı davada süre, kararın vergi dairesine verildiği tarihten itibaren başlamaktadır. (İYUK.m. 7/2,b).154 213 sayılı Vergi Usul kanununun “ Dava konusu” başlıklı 378’inci maddesinin 2’inci fıkrasında, mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları öngörülmüştür. Bu yasaklamanın ilk istisnası vardır: istisnalardan ilki, “ bu kanunun vergi hatalarına ait hükümleri mahfuzdur ” cümlesi ile getirilmiştir.

Beyan edilen matrahlar üzerinden tarh olunan vergilerin Vergi Usul Kanununun 116,117 ve 118’inci maddelerinde tanımlanan türde vergi hatası içermesi halinde, ayın Kanunun 124’üncü maddesinde öngörülen idari başvuru yöntemi işletilerek, tesis ettirilecek olumsuz işleme karşı idari dava açılması mümkündür. İkinci istisna, ihtirazi kayıtla verilen beyannamelere dayanılarak yapılan tarh işlemleri ile ilgilidir. İhtirazi kayıtla verilen beyannamelere dayanılarak tesis edilen tarh işlemlerine karşı idari dava açma süresi, beyannamenin yetkili vergi dairesine veya bu vergi idaresine gönderilmek üzere postaya verildiği tarihte değil; beyannameyi alan vergi dairesince Vergi Usul Kanununun 25’inci maddesi uyarınca düzenlenen tahakkuk işinin ilgiliye tebliğine izleyen günden başlar.

2- Dava Açma Sürelerinin Hesaplanması

Sürelerin hesaplanması açısından, genel kural, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 8.maddesinde yer almıştır. Bu kurallar, yalnız dava açma süresi ile ilgili değildir; diğer süreleri de kapsar. Sürelerin hesaplanması yönünden idari yargıda da kural olarak, hukuk yargılama yöntemindeki kurallar uygulanmaktadır. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 8. Maddesine göre;
1) Süreler, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar.
2) Tatil günleri süreye dâhildir. Sürenin son gününün tatil gününe rastlaması durumunda, süre tatili izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzar.
3) Sürelerin bitmesi, çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa, süre ara vermenin bittiği günü izleyen tarihten itibaren 7 gün uzamış sayılır. 156 İdari Yargılama Usulü Kanununun 8’inci maddesinin 1’inci fıkrası sürelerin, tebliği, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağını öngörmüştür. Buna göre; 7’inci maddede belirtilen tebliğ veya tebliğ yerine geçen işlemin yapıldığı, işlemin Resmi Gazete’de yayımlandığı, verginin tahsil edildiği vs. tarihin sürenin hesabında nazara alınmaması gerekmektedir.
Gerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda, gerekse diğer kanunlarda, İdari Yargı’yı ilgilendiren süreler, kimi istisnalar dışında, gün olarak belli edilmiştir. Bu nedenle; süre hesabı, gün olarak yapılmaktadır. Gün olarak belli edilen sürenin, ay ya da hafta olarak hesabı, hak kaybına neden olabilir. Örneğin, 26 Mayıs 2017 tarihinde tebliğ edilen tarh işlemine karşı vergi mahkemesinde dava açma süresi olan otuz günlük sürenin sonu, Mayıs ayının otuz bir gün olması sebebiyle 25 Haziran 2017 Perşembe gününün mesai saati bitimidir. Eğer; süre hesabı ay olarak yapılırsa, son gün, 26 Haziran Cuma günü olacağından; bu tarihte dava, vergi mahkemesince, işin esasına gerilmeden, süreaşımı sebebiyle reddedilecektir.
Böyle bir sonuçla karşılaşılmaması için, gün olarak belli edilen sürenin hesabında, bu esasa uyulması önemlidir. Kanunlarda, örneğin, 7, 15, 30, 60 gün olarak gösterilen süreler. Gün olarak belli edilen sürelerdir Sürelerin hesaplanmasında tatil günleri hesaba dahildir. Ancak, sürenin son günün tatil gününe rastlarsa, süre tatil gününü izleyen ilk çalışma gününün mesai saati bitimine kadar uzamaktadır. (İYUK.m8/2). Tatil günü deyimi, milli, dini, bayramlar. Yılbaşı tatilleri ile cumartesi Pazar günleri kapsamaktadır.
Ayrıca, son yıllarda iki tatil arasında kalan bir – iki günlük çalışma günlerinin “ idari izin” sayılmak suretiyle tatile katılması teamül haline gelmiştir. Böyle idari izin kapsamında sayılan günler de tatil günü sayılmakta ve son günün bu günlere rastlayan süreler takip eden ilk iş günün mesai saati sonuna kadar uzamaktadır. Ayrıca çalışmaya ara verme süresinin son gününü herhangi bir resmi tatilin izlemesi halinde çalışmaya ara verme süresi bu resmi tatil süresince devam etmektedir.
İdari Yargılama Usulü Kanununu 61’ inci maddesinin 1’ inci fıkrasında; bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinin, her yıl Ağustos ayının birinden Eylül ayının beşine kadar çalışmaya ara verecekleri öngörülmüştür. Dava ve kanun yollarına ( temyiz, itiraz, kararın düzeltilmesi ve yargılamanın yenilenmesi yollarına ) başvuru süreleri dışında kalan sürelerin; örneğin, ara kararın cevap sürelerinin, savunma ve cevap dilekçesi verme sürelerinin, uzaması olanaklı değildir. Özel kanunlarda öngörülen dava ve kanun yollarına başvuru sürelerin de bu yazılı koşullarda, uzaması da olanaklı bulunmaktadır.