2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunun 1.maddesinde idare ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümünde yazılı yargılama usulünün uygulanarak yargılamanın evrak üzerinden yapılacağı belirtilmiştir. Bu nedenle yargılama davacı tarafından yasada öngörülen şekil şartlarına uygun bir dava dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlamaktadır.

1- Genel Olarak

İdari yargılama usulümüz esas itibarıyla yazılı esasını benimsemiş olduğundan ve sözlü olarak dava açma imkânını vermediğinden, idari davaların görev ve yetki durumuna göre Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış dilekçelerle açılması zorunludur.
İdari yargılama usulünün bu özelliğin dava dilekçesinin, yargılamanın gerektirdiği bilgileri içerecek şekilde düzenlenmesini ve kanunda yazılı şekle uygun olmalarını gerektirmektedir. Kanunda, belirtilen şekle uygun olmayan dilekçelerle dava açılması, yargılamanın uzamasına ve kararın gecikmesine neden olur. Bu bakımdan; idari yargı da dava dilekçesinin düzenlenmesi ayrı bir önem taşır.
Bu ödemi dolayısıyla, dava dilekçesinin yargılamanın gerektirdiği bilgileri içerecek biçimde ve belirtilen şekle uygun olarak düzenlenmelidir. 2577 sayılı İ.Y.U.K’ nun 3. Maddesi dilekçelerinin bulunması gerekil unsurları düzenlemektedir. İ.Y.U.K 3. Maddeye göre: İki nüsha olarak düzenlenen dava dilekçelerinde;
-Davacı ve davalı tarafların ad, soyad, unvan ve adresleri, -Vekil aracılığıyla dava açılması durumunda, vekilin adı soyadı, unvanı ve açık adresi,
-Davanın konusu nedenleri ve dayanılan deliller,
-Tebligat tarihi -Verginin ve /veya cezanın miktarı, türü, yılı ihbarnamesinin tarihi, numarası ve yükümlünün hesap numarası,
-Duruşma talebi (ve varsa diğer hususlar ) belirtilir.
Dava dilekçeleri harç ve posta ücretleri alındıktan sonra deftere kaydedilerek dilekçenin üstüne kayıt tarihi ve numarası yazılır. Davacıya, kayıt tarihi ve sayısını gösteren imzalı ve mühürlü, pulsuz bir alında kağıda verilir. Vergi davası mahkeme defterine kaydın yapıldığı tarihte açılmış sayılır.
İdari Yargılama Usulünde, yazılı yargılama esastır. Bu yüzden; gösterilecek delillerin de yazılı olmaları zorunludur. İdari yargı yerlerince, tanık dinlenilmesi, taraflara yemin verdirilmesi olanaklı bulunmadığından, dava dilekçesine tanık (şahit) listesi eklenmez ve davalı idari temsilcilerine yemin teklif olunmaz.
İdari yargı yerince, vergi inceleme elemanlarının mükellefçe gösterilen veya re sen başvurulan tanık ifadesinin hukuki gerçekliği konusundaki değerlemesinin hukukiliğinin incelenmesi sırasında dolaylı da olsa, tanık ifadesine itibar edilmesi söz konusu olabilmektedir. Aynı şey, bilirkişinin maddi olayın teknik yönünü açıklığa kavuşturmak için başvurduğu tanık ifadelerine, mahkemece hukuki değer atfedilmesi hali ile ilgili olarak da söz konusu olabilmektedir.

2 – Dilekçelerin Verileceği Yerler

Dilekçenin verileceği yerler kanunla sayılmaktadır. Buna göre, dilekçeler ve savunmalar ile davalara ilişkin her türlü evrak,
-Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlıklarına veya -bunlara gönderilmek üzere idare ve / ya da vergi mahkemesi başkanlıklarına,
-İdare ve /ya da vergi, mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk hâkimliklerine veya -yabancı ülkelerde Türk konsolosluklara verilebilir (İYUK.m 4)
Temyiz dilekçeleri doğrudan Danıştay’a verileceği gibi kararı veren mahkemeye de Danıştay’a iletilmek üzere, verilebilir (İYUK.m.48) Dava ve savunma dilekçelerinin 4’üncü maddede sayılan yerlerden olmayan adli ve idari makamlara verilmesi halinde, dilekçe bu yerlerce gönderilmesi üzerine Danıştay’ın veya görevli ve yetkili idari yargı yerinin ( idare veya vergi mahkemelerinin) kaydına girdiği tarihte verilmiş sayılır, dava, bu tarihte açılmış kabul edilir.
Aynı şekilde; adli veya taahhütlü posta ile gönderilen dava dilekçeleriyle de, dava dilekçesinin görevli ve yetkili idari yargı yerinin kaydına geçtiği tarihte açılmış sayılır. Yani, dilekçenin postaya verildiği tarih, davanın açıldığı tarih olarak kabul edilmez. Bunun sonucu olarak; dava dilekçenin postaya verildiği tarihte görevli ve yetkili idari yargı yerinin kaydına girdiği tarih arasında geçen süre zarfında idari dava açma süresinin geçirilmesi tehlikesi vardır.

3 – Tek Dilekçe İle Dava Açılabilecek Haller

Vergi yargılama usulü bakımından aynı dilekçe ile dava açma iki şekilde ortaya çıkmaktadır. Bunlar: birden çok karara karşı bir dilekçe ile dava açılma ve birden çok kişinin birlikte dava açmasıdır.

4 – Birden Çok Karara Karşı Bir Dilekçe İle Dava Açılması

Vergi yargılaması hukukunda, kural olarak her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılır. Ancak, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabilir (İYUK. M. 5/1) yasa metninde yapılan değişiklikten önce, maddi ve hukuki bakımdan bağlılık birlikte aranmakta idi. Şimdi ise, sadece birinin varlığı bir dilekçe ile dava açılabilmesi için yeterli sayılmaktadır. Ayrıca, değişiklikten önce kanunda yer almayan birden fazla işlem arasında sebep-sonuç ilişkisi bulunması da artık tek dilekçe ile dava açılmasından yararlanma imkanı vermektedir.

5 – Birden Çok Kişinin Bir Karara Aynı Dilekçeyle Dava Açması

Birden çok kişi bir dilekçe ile aynı idari karara yahut eyleme karşı birlikte dava açabilirler. Davanın birlikte açılabilmesi için kanunda öngörülen şartlar yerine getirilmelidir. Buna göre birden fazla şahsın müşterek dilekçe ile dava açabilmesi için davacıların hak veya menfaatlerine iştirak bulunması ve davaya yol açan maddi olay veya hukuki sebepleri de aynı olması gerekir. (İYUK.m.5)