Ülkemizdeki vergilendirme sistemi beyan esasına dayanmakta olup, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak ve tespit etmek maliye idaresinin görev ve yetkileri arasındadır. Bu denetimi vergi denetim elemanları vasıtasıyla ve birtakım süreçler neticesinde gerçekleştirir.
Gerek vergi inceleme birimleri gerekse maliye teşkilatındaki diğer birimlerin teşkilat ve görevlerine ilişkin esasları düzenleyen ana metin 178 Sayılı “Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”[1]dir. 646 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname[2] ile 178 Sayılı KHK da çok önemli değişiklikler yapılmış ve vergi incelemeleriyle yetkili bir kurul olan Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı kurulmuştur. Kurul bünyesinde Vergi Müfettiş ve Müfettiş Yardımcıları bulunmakta olup vergi incelemesi başta olmak üzere kurul tarafından verilecek diğer görevleri yapmaktadırlar.
Vergi incelemesine yetkili olanlar Vergi Usul Kanununun 135. Maddesinde düzenlenmiş olup; Vergi incelemesi; Vergi Müfettişleri, Vergi Müfettiş Yardımcıları, ilin en büyük mal memuru veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılır. Gelir İdaresi Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar her hal ve takdirde vergi inceleme yetkisini haizdir. Şeklindedir.
Özellikle vergi afları, referandum süreci gibi bir takım etkenlerle birkaç yıldır çok fazla vergi incelemesi yapamayan Vergi Denetim Kurulunun, önümüzdeki süreçte vergi incelemelerine hız vereceği kamuoyuna yansıyan bilgilerdir. Bu çalışmada Vergi Müfettişleri tarafından hangi tür vergi incelemeleri yapıldığı ele alınarak muhtemel vergi incelemelerine yönelik olarak bir perspektif çizmeye çalışılacaktır.
2-VERGİ İNCELEME TÜRLERİ
2.1-Aramalı İncelemeler:
Yapılan bir ihbar veya yapılan bir inceleme dolayısıyla bir mükellefin vergi kaçırdığına yönelik emareler bulunursa, bu mükellef veya kaçakçılıkla ilgisi görülen diğer şahıslar nezdinde ve bunların üzerinde arama yapılabilir. Arama kararı ancak vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından alınır ve bunu da yazılı olarak Sulh Yargıcından istemesi gerekmektedir.
Dolayısıyla, bir mükellef nezdinde arama yapılabilmesi için;
a) İncelemeyi yapanların buna lüzum görmesi ve gerekçeli bir yazı ile arama kararı vermeye yetkili Sulh Yargıcından bunu istemesi gerekir.
b) Sulh Yargıcının istenilen yerlerde arama yapılmasına karar vermesi gerekir.
Aramada bulunan ve incelenmesine gerek görülen defter ve belgelerin ayrıntılı olarak tutanakla tespit olunması gerekir. Arama sırasında zaman yetersizliği gibi nedenlerle ayrıntılı tutanağın tanzimi mümkün olmazsa defter ve belgelerin konulduğu yer veya kapların mühürlenmesi ve durumun bir tutanakla tespit edilmesi gerekir. Daha sonra mührün fekki (mührün koparılması, kesilmesi) işlemi gerçekleştirilir ve durum yine bir tutanakla tespit edilerek vergi incelemesine başlanılır.
Arama ile alınan defter ve belgeler, mükellef veya temsilcisinin hazır bulunduğu bir ortamda ayrıntılı olarak tutanakla tespit edilerek vergi incelemesine başlanır. Aramalı incelemeler en geç üç ay içinde tamamlanarak defter ve belgeler tutanakla geri verilir. Haklı sebeplerin varlığı halinde 3 ay içinde bitmeyen incelemeler sulh yargıcının kararı üzerine uzatılabilir.
İnceleme sırasında vergi ile ilgisi olmayan şahsi ve özel mektup ve diğer evrakların sahiplerine geri verilmesi gerekmektedir. Arama neticesinde defter ve belgeleri alınan mükellefin beyanname verme ödevi ortadan kalkmaz. Ancak defter ve belgelerin alındığı tarihten beyannamenin verileceği tarihe kadar olan süre bir aydan az ise beyanname verme süresi bir ay uzar ve ek süre bu müddetin sonundan başlar.
Mükelleflerin, arama ile el konulan defter ve belgeler üzerinde, vergi inceleme elemanının huzurunda incelemeler yapmaya, suret ve kayıtlar çıkarmaya hakları vardır.
2.2-İhbar İncelemeleri:
İhbar etmek, kanunların suçlu saydığı birini veya suç saydığı bir olayı yetkili makama gizlice bildirme, ele vermedir. Herhangi bir kişi ya da kurumun vergi kaçırdığına dair kamu makamlarına verilen yazılı dilekçeler istinaden yapılan incelemelerdir. Dilekçeler başka kamu kurumlarına verilmiş ise örneğin Savcılık, Valilik vb gibi bu kurumlar tarafından Maliye Bakanlığı’na gönderilerek gereğinin yapılması sağlanır.
Dilekçeler 3071 sayılı “Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun”[3] uyarınca ihbarcının ad soyad imza ve adres bilgilerini taşımalı ve ihbara ilişkin somut bilgiler içermelidir.
İhbar incelemeleri neticesinde ihbarcının talep etmesi halinde ve inceleme neticesinde bulunan matrah farkı ile ihbar dilekçesi arasında illiyet bağı varsa ihbar ikramiyesi verilebilir. İhbar ikramiyesi, “Menkul ve Gayrimenkul Emval ile Bunların İntifa Hakları ve Daimi Vergilerin Mektumatı Muhbirlerine Verilecek İkramiye Hakkında Kanun ”[4] hükümlerine istinaden verilmektedir.
Söz konusu madde “Bina, arazi ve arsalardan tahrir harici kalanlar ile kazanç, hayvanlar, veraset ve intikal, muamele, dahili istihlak ve damga gibi daimi vergilerden yanlış beyanname vermek veya çift defter tutmak veya sair suretlerle ketmedilmiş olanları haber verenlere tahakkuk edecek vergi ve misil cezaları mecmuu üzerinden aşağıdaki nispetler dahilinde ikramiye verilir.
– 500 liraya kadar yüzde 15
– 5 000 liraya kadar, 500 liradan yukarı olan kısım için yüzde 30
– 15 000 liraya kadar, 5 000 liradan yukarı olan kısım için yüzde 20
– 15 000 liradan yukarı olan kısım için yüzde 10
Bu nispetlere göre hesap olunacak ikramiyenin üçte biri verginin kati surette tahakkukunda ve üçte ikisi verginin tahsili akabinde verilir. Muhbirleri mevcut olupta tahakkuk muamelesi henüz intaç edilmemiş olan bu kabil mektumların muhbirlerine dahi işbu maddenin hükümlerine göre ikramiye verilir. Bilümum malmemurları ile tahrir ve tahmin heyetleri mensuplarına ve tahakkuk muamelesinde vazifedar olanlara ikramiye verilmez.” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Buna göre ihbar ikramiyesinin 1/3 ü verginin tahakkuk aşamasında geri kalan 2/3 ü ise tahsil aşamasında verilir.
Ayrıca,
– Vergi muameleleri ve incelemeleri ile uğraşan memurlar,
– Vergi kanunlarına göre oluşturulan komisyonlara iştirak edenler,
– Vergi mahkemeleri , bölge idare mahkemeleri ve Danıştay da görevli olanlar,
– Vergi işlerinde kullanılan bilirkişiler,
ihbar ikramiyesi alamazlar.
2.3-Sektör İncelemeleri:
Vergi Denetim Kurulu tarafından yapılan analizler neticesinde tespit edilen sektörlere yönelik olarak yapılan vergi incelemeleridir. Bu sektörler tespit edilirken vergi kayıp ve kaçağının çok fazla olduğu düşünülen sektörler analiz edilerek sektörde faaliyet gösteren işletmelerin tamamı ya da bir kısmı incelemeye alınır.
Örneğin Vergi Denetim Kurulu nun 2015 yılı Faaliyet Raporuna göre;
– Dijital televizyon hizmeti veren mükelleflerin, bu hizmetten yararlanan tüketicilerden tahsil ettikleri aktivasyon ücretlerinin kayıt dışı bırakıldığı yönünde yapılan çalışmalar sonucunda, bu sektörde faaliyet gösteren 50 mükellef vergi incelemesine sevk edilmiştir. Bu kapsamda yürütülmekte olan incelemeler 2015 yılı içerisinde de devam etmiş olup 2015 yılı sonu itibariyle tamamlanan incelemelerde 8.336.611,97 TL matrah farkı, 2.653.137,63 TL vergi farkı tespit edilerek 9.506.128,54 TL ceza kesilmesi öngörülmüştür.
– Ülkemize kaçak yollarla sokulan çayların neden olduğu muhtemel vergi kayıp kaçağının tespiti ve önlenebilmesine yönelik yapılan çalışmalar sonucunda bu sektörde faaliyet gösteren 38 mükellef incelemeye sevk edilmiştir. Bu kapsamda yürütülmekte olan incelemeler 2015 yılı içerisinde de devam etmiş olup, 2015 yılı sonu itibariyle tamamlanan incelemelerde 3.062.753,16 TL matrah farkı, 308.285,42 TL vergi farkı tespit edilerek 654.908,38 TL ceza kesilmesi öngörülmüştür.
– Ankara Organize Vergi Kaçaklığı ile Mücadele Grup Başkanlığı Vergi Müfettişleri tarafından yürütülen bir inceleme ve araştırma görevi kapsamında düzenlenen Görüş ve Öneri Raporu ile inşaat sektöründe kayıt dışılığın yüksek oranlarda olduğu, müteahhitlerin çalıştırdıkları işçileri sosyal güvenlik kurumuna kayıt ettirmeden kayıt dışı olarak ya da taşeron firmaların işçilerini kendi adlarına kayıt ettirerek çalıştırdıkları, çeşitli nedenlerle inşaat maliyetlerini belgelendiremedikleri, bu maliyetleri sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanarak giderdikleri, bu şekilde vergi kayıp ve kaçağına sebep oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Bu kapsamda 1376 mükellef incelemeye sevk edilmiş olup, yürütülmekte olan incelemeler 2015 yılı içerisinde de devam etmiştir. 2015 yılı sonu itibariyle tamamlanan incelemelerde 60.666.889,91 TL matrah farkı, 8.815.958,95 TL vergi farkı tespit edilerek 26.849.474,50 TL ceza kesilmesi öngörülmüştür.
2.4-Risk Analizi İncelemeleri:
Vergi Denetim Kurulu bünyesinde oluşturulan VDK-MERAM (Merkezi Elektronik Risk Analiz ve Mükellef Seçim Programı) ile her türlü bilgi, veri ve istatistik kullanılarak mükelleflerin faaliyetleri; gruplar ve sektörler itibarıyla analiz edilmekte, mukayeseler yapılmakta ve bu suretle risk alanları tespit edilmektedir.
Vergi Denetim Kurulu bünyesinde Risk Analiz Programı Mali İstihbarat Modülü oluşturulmuş; ihbarlar, görüş öneri raporları, incelemenin genişletilmesi talepleri, araştırma geliştirme raporları, projeler, eylem planları, diğer kamu kurumlardan gelen her türlü yazı ve yürütülen medya takip çalışmaları mükellefler ile ilişkilendirilmeye başlamıştır.
Mükellefler Risk analizlerine tabi tutulurken aşağıdaki verilerden yararlanılmaktadır:
– E-Beyanname verileri – Diğer Bildirimler
– Bilanço ve gelir tablosu verileri
– Ödeme ve Tahsilat bilgileri
– Ticaret Sicil bilgileri
– Mükellefler nezdinde daha önce yapılmış olan denetimler neticesinde düzenlenen raporlar
– Ba-Bs Bildirimleri
– İlişkili Kişi Bilgi Bildirim ve Beyanları
– Gümrük Beyannameleri
– Diğer Kurum Bilgileri
– Tapu idaresinden gelen bilgiler
– Banka ve diğer finans kuruluşlarından gelen bilgiler
– SGK dan gelen bilgiler,
– Gümrük İdaresinin yapmış olduğu denetimler ile kurumdan gelen bilgiler
Bu bilgiler çerçevesinde yapılan analizler neticesinde aşağıdaki kriterlere göre riskli mükellefler tespit edilmektedir.
– Sektör ortalamasından sapma gösteren mükellefler
– Yanıltıcı veya hatalı bildirim analizleri
– Gider fazlalığı analizleri,
– Ba Bs analizleri neticesinde tespit edilen uyumsuzluklar
– Satışlar kaynaklı analizler ve düşük kâr marjı beyan edenler
– Örtülü kazanç analizleri
– Örtülü sermaye analizleri
– Muhasebe hesap analizleri
– Yanıltıcı ve hatalı beyan analizleri
Bu veriler ve yapılan analizler neticesinde aşağıdaki gerekçelerle mükellefler vergi incelemesine alınabilirler;
– Bilançodaki kasa hesabında günlük ihtiyacın çok üzerinde nakit bulunması,
– Sürekli devreden KDV çıkması,
– Sürekli zarar beyan edilmesi,
– İşletmenin düşük kârlılık oranıyla çalışması,
– Karlılık oranının ya da ciroların ani artış ya da düşüş göstermesi,
– Bilançolarında yer alan kasa ve banka hesaplarında nakit bulunduğu halde yüksek tutarlı banka kredisi kullanımı,
– Finansman giderlerinin yüksek olması,
– Şirket ortağına yüksek tutarlı borç para verilmesi,
– Şirketin bilançosunda bir yandan banka kredisi ve kredi faiz ödemeleri olması aynı zamanda da ortaklardan alacaklar hesabının bulunması,
– Şirket ortağına sermayenin üç katından fazla borçlanılması,
– POS satışlarının sektör ortalamasının altında ya da üstünde olması,
2.5-Usul İncelemeleri:
Özellikle son dönemlerde Vergi Denetim Kurulu tarafından sıklıkla yapılan incelemelerdendir. Bu incelemelerde mükelleflerin gerek vergi kanunları, gerek beyannameler gerekse tek düzen muhasebe sistemi şekle ve usule aykırı iş ve işlemleri yönünden incelenmektedir.
Bu kapsamda yapılan vergi incelemelerinde aşağıdaki konulara bakıldığını söyleyebiliriz;
– 7.000,00-TL yi aşan ödemelerde tevsik zorunluluğuna uyulup uyulmadığı,
– Defter tasdiklerinin süresinde yapılıp yapılmadığı,
– Defter kayıtları ile beyannamelerin uyumlu olup olmadığı,
– e fatura düzenlenmesi gerekirken düzenlenip düzenlenmediği,
– Kanunen kabul edilmeyen giderlerin mevzuata uygun olup olmadığı,
– Dönem sonu değerlemelerin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı,
– Amortismanların usulüne uygun ayrılıp ayrılmadığı,
– Devreden zarar mahsuplarının usulüne uygun yapılıp yapılmadığı,
– Bağış ve yardımların usulüne uygun muhasebeleştirilip muhasebeleştirilmediği,
– Mükelleflerin vergiden istisna olarak dikkate aldıkları hususlarda istisna şartlarının taşınıp taşınmadığının incelenmesi,
2.6-SMİYB Düzenleyici İncelemeleri:
Sahte belge Vergi Usul Kanununda tanımlanmış olup, gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge sahte belgedir. Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge ise; gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belgedir.
Vergi Usul Kanununun 232. Maddesi fatura kullanma mecburiyetini düzenlemiş olup;
Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:
- Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;
- Serbest meslek erbabına;
- Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;
- Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;
- Vergiden muaf esnafa.
Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.
Gerek Vergi Usul Kanununu gerekse Türk Ceza Kanununda cezai müeyyide altına alınmasına rağmen zaman zaman bazı kişilerin sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge (SMİYB) düzenlemek suretiyle kaçakçılık yaptıkları aşikârdır. Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya kullananlar on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezasıyla, sahte belge düzenleyen veya kullananlar ise, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
SMİYB düzenleme incelemelerinin çıkış noktası mükellefler hakkında yapılan ihbarlar, mali polis dinleme ve izleme faaliyetleri, Ba Bs analizleri gibi verilerdir.
Katma Değer Vergisi Uygulama Genel Tebliği’nin[5] Özel Esaslar başlıklı 3.1. bölümünde sahte fatura kullanma ile ilgili tanımlara ve açıklamalara verilmiştir.
Buna göre SMİYB incelemelerinde;
– İnceleme dönemi veya incelemeye konu dönemlere ilişkin yoklamalar yapılmak suretiyle mükellefin gerçek bir faaliyetinin bulunup bulunmadığı (ilgili dönem mahalle muhtarı, site yöneticisi ve/veya çevredekilerin mükellefin eylem tarihindeki durumuna ilişkin ifadeleri vb.),
– Belgeye konu mal hareketinin gerçekte olup olmadığının fiili veya kaydi envanter ya da randıman incelemesi, karşıt inceleme ve tespit, nakliye, ödeme/tahsilat vb. kanıtlarla tespiti,
– Ticari ilişkisinin olup olmadığı hususu ve ticari ilişkide bulunduğu firmalar,
– Ortaklık yapısı ve ortaklara ilişkin analizler,
– Muhasebecisine yönelik tespitler,
– Maliye Bakanlığı bünyesinde yer alan, hakkında inceleme yapılanlara ve ticari ilişkide bulundukları mükelleflere ilişkin bilgiler,
– Sahte belge ticareti varsa komisyon geliri elde edilip edilmediği,
– Mükellefiyetle ilgili ödevlerin yerine getirilip getirilmediği,
gibi hususlar rapora bağlanmaksızın ya da tespit edilmeksizin bir belgenin sahte olduğu gerekçesiyle mükellef hakkında işlem uygulanmaz.
2.7-SMİYB Kullanıcı İncelemeleri:
Haklarında SMİYB düzenleme raporu bulunan mükelleflerin düzenlemiş oldukları faturalar, SMİYB kullanıcı incelelemelerine tabi tutulurlar. Bu incelemelerin ilk aşamasında vergi daireleri mükellefler tarafından beyan edilen Ba Bs bildirimlerinden hareketle mükellefleri sahte belge kullandıkları yönünde izaha ve düzeltmeye davet etmekte, bu durumu izah edemeyen veya düzeltme yapmayan mükellefler ise vergi incelemesine sevk edilmektedir.
SMİYB incelemeleri gelir veya kurumlar vergisi ile katma değer vergisi yönünden yapılmakta ayrıca belli şartların varlığı halinde de ayrıca sahte belge kullanma fiilini bilerek işleyenler hakkında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmaktadır.
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun[6] 29. Maddesi katma değer vergisinde indirim mekanizmasını düzenleyen maddedir. Buna göre,
Mükellefler, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilirler.
Dolayısıyla buradan hareketle sahte olan yani vergi usul kanununun belirlediği anlamda bir fatura olmayan sahte faturada gösterilen katma değer vergisinin indiriminin kabulü bu madde hükmüne göre mümkün değildir. Zaman zaman katma değer vergisinde sorumluluk kavramından hareketle sahte faturada gösterilen katma değer vergisi indirimlerinin kabul edilmediği söylense de kanun hükmü doğrultusunda sahte faturada gösterilen katma değer vergisinin kabul edilmeme gerekçesi sahte faturanın gerçek anlamda bir fatura özelliği taşımamasıdır.
Netice itibariyle, sahte olduğu vergi inceleme raporlarıyla tespit edilmiş olan faturaları kanuni defter kayıtlarına ve katma değer vergisi beyanlarına yansıtmış olan mükelleflerin bu sahte faturalarda gösterilen vergiyi indirim hakkı bulunmamakta, indirmiş olanlar ise bu vergiyi ya kendileri beyannamede düzeltme yoluna gitmekte ya da vergi incelemesi yoluyla vergi tarhiyatı yapılmaktadır. Ayrıca tarhiyata maruz kalan mükelleflerin olayın niteliğine göre bu vergiye isabet eden verginin tek katı veya üç katı tutarında vergi ziyaı cezası ile karşılaşma riskleri bulunmaktadır.
Kurumlar Vergisi yönünden ise alınan faturanın kayıt şekline göre, fatura tutarı gider veya maliyetlerden tenzil edilir. Bilindiği üzere işletmeler satın almış oldukları mal veya hizmetleri kayıt altına alırken bunları ya emtia hesabına alırlar ya da fatura içeriğine göre giderleştirirler. Emtia hesabına alınan fatura içeriği ise dönem sonunda stokların mevcut durumuna göre emtia maliyeti hesabına atılır ve gelir tablosunda satışlardan düşülen bir unsurdur. Fatura içeriği gider olarak kaydileştirilirse bu hesap ta dönem sonunda yine giderin nevine göre kârı azaltıcı bir unsur olarak gelir tablosunda giderler bölümünde izlenir. Dolayısıyla, yapılmakta olan sahte fatura kullanımlarına dayalı vergi incelemelerinde giderlerin veya maliyetlerin de sahte fatura tutarı kadar reddedilmekte olduğunu görmekteyiz. Bunun nedeni, inceleme elemanının sahte faturaya konu emtianın işletme tarafından hiçbir şekilde satın alınmadığı veya giderin işletme tarafından yapılmadığı varsayımına dayanmaktadır.
Sahte belge kullanmak veya düzenlemek suretiyle vergi ziyaına sebep olanlar hakkında vergi ziyaı cezası kesilir buna göre, vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir.
Vergi ziyaına 359 uncu maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanır.
Kanuni düzenlemeye göre sahte belge düzenleyen ve kullanan her mükellefin ziyaa uğrattığı vergi tutarının üç kat vergi ziyaı cezasına muhatap olacağı anlaşılmakta ise de 306 Seri Nolu Vergi Usul Kanunu Tebliği ile bunun kararı vergi inceleme elemanlarına bırakılmıştır. Tebliğin ilgili bölümü;
“Bu itibarla, kaçakçılık suçunun oluşması sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgenin bilerek kullanılıp, kullanılmadığının; diğer bir anlatımla, bu kullanımda kastın bulunup bulunmadığının değerlendirilmesine ve belirlenmesine bağlı bulunmaktadır. Yapılan incelemelerde sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgelerin bilerek, isteyerek kullanılıp kullanılmadığının vergi incelemesine yetkili olanlarca değerlendirilmesi ve bu belgeleri bilerek kullandığı sonucuna varılan mükellefler için vergi suçu raporları düzenlenmesi, haklarında cumhuriyet savcılıklarına suç duyurularında bulunulması ile bu belgelerin kullanılması sonucu vergi ziyaına da sebebiyet verilmiş olması halinde 344 üncü maddenin üçüncü fıkrası uyarınca üç kat vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekmektedir.
Ancak, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgelerin bilerek kullanılıp kullanılmadığının araştırılmasında bu belgeleri bilmeden kullandığı sonucuna varılan mükellefler adına vergi suçu raporları düzenlenmemesi ve haklarında cumhuriyet savcılıklarına suç duyurularında bulunulmaması icap etmektedir. Ayrıca, bu belgeleri kullanmak suretiyle vergi ziyaına sebebiyet verilmiş olması halinde bu mükellefler adına 344 üncü maddenin ikinci fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekmektedir.” şeklindedir.
Dolayısıyla SMİYB kullanıcı incelemelerinde, inceleme elemanları yaptıkları incelemeler neticesinde sahte faturayı bilerek kullandığı sonucuna vardıkları mükellefler hakkında suç duyurusunda bulunmakta ve vergi ziyaı cezası üç kat uygulanmaktadır, eğer sahte faturanın bilmeden kullanıldığı sonucuna varılırsa suç duyurusunda bulunulmamakta ve vergi ziyaı cezası tek kat uygulanmaktadır.
2.8-Diğer Kurumlardan Gelen Verilerle Yapılan İncelemeler:
Bunlar, MASAK tan (Mali Suçları Araştırma Kurumu) Gümrük İdarelerinden, Tapu Dairelerinden, Bankalardan gelen bilgiler, gibi gerek kamu kurumlarından, gerekse özel kurum ve kuruluşlardan gelen bilgilerden elde edilen verilerle yapılan incelemelerdir.
Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamındaki görevlerini, aralarında Vergi Müfettişlerinin de bulunduğu denetim elemanları vasıtası ile yerine getirmektedir. Vergi Müfettişleri, aklama ve terörün finansmanı suçunun tespiti, yükümlülük denetimi ile yükümlülük ihlali incelemeleri çalışmalarında etkin görev almaktadırlar.
Vergi Denetim Kurulu tarafından, tapu idarelerinde gerçekleştirilen gayrimenkul alım satımlarına ilişkin veri tabanından faydalanılarak 2009 yılında 20 adet ve üzeri gayrimenkul satışı gerçekleştiren potansiyel mükelleflerin 2009-2013 yılları arasında gayrimenkul satış işlemlerinin incelenmesi amacıyla 471 mükellef vergi incelemesine sevk edilmiştir. Bu kapsamda yürütülmekte olan incelemeler 2015 yılı içerisinde de devam etmiş olup, 2015 yıl sonu itibariyle tamamlanan incelemelerde 37.751.646,16 TL matrah farkı, 2.983.034,46 TL vergi farkı tespit edilerek, 6.458.561,64 TL ceza kesilmesi öngörülmüştür.
Kaynaklar
– Vergi Usul Kanunu– Katma Değer Vergisi Kanunu– TCK– 646 Sayılı BKK– vdk.gov.tr– gib.gov.tr[1] 14.12.1983 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır[2] 10.07.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır[3] 10.11.1984 tarih ve 18571 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.[4] 31.12.1931 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır[5] 26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.[6] 02.11.1984 tarih ve 18563 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.