Türk Dil Kurumu’nun Türkçe sözlüğüne göre; tebliğ, bildirme, duyurma, haber verme, tebellüğ ise gönderileni almaktır. Tebligat ise, yine aynı sözlüğe göre, bildirimden haberdar etmek, bildirimi göndermektir.
Vergi Usul Kanunu’nda (VUK.) tebliğ kavramının tanımı verilmemekle birlikte kanunun 93. maddesinde tebliğ esasları, “(…) hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazılar adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla, (…) ilan yolu ile tebliğ edilir” şeklinde belirtildikten sonra, posta yolu ile tebliğe ilişkin olarak 99. maddede tebliğ edilecek vesikanın postaya verilmesinden söz edilmiş, 102. maddede ise “tebliğ olunacak evrakı muhtevi zarfın posta idaresince muhataba verileceği” hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemelerden anlaşıldığı kadar ile geçerli bir tebliğ işleminden söz edilebilmesi için tebliğ edilecek evrakın muhatabın adresine teslimi gerekmektedir. Öte yandan VUK 93/2. maddesinde, idarede tebliğ yapılması, muhatabın kabul etmesi koşuluna bağlamıştır. Bir başka deyişle muhatap kabul etmedikçe, idarede tebligat yapılamaz.
Gerek Tebligat Kanunu gerek VUK uyarınca hazırlanmış bulunan Tebligat İşletme Usul Ve Esasları’nın 4. maddesinde tebligat işlemi, “hukuki işlemlerin muhatabına ya da muhatap adına kabule kanunen yetkili şahıslara yazılı olarak bildirimi” şeklinde açıklanmıştır.
Görüldüğü gibi tebligat kısaca, karşı tarafa iletilmesi istenilen hukuki işlem veya belgelerin muhatabına iletilmesidir.
VUK’un 107/A maddesinde; “tebliğ yapılacak kimselere, aktardığımız 93. maddede sayılan usullerle bağlı kalınmaksızın, tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapılabileceği hükme bağlanmıştır. Madde ayrıca tebliğ tarihini “muhatabın elektronik adresine” ulaşma tarihine göre hukuki sonuca bağlamıştır. Kanunun md. 107/A gereğince, Anayasa’nın 125. maddesindeki “idari işlemlere karşı açılacak davalarda süre yazılı bildirim tarihinden başlar” hükmüne rağmen, elektronik imzalı tebliğ evrakı, muhatabın elektronik ortamdaki adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda tebliğ edilmiş sayılacaktır.
Düzenlemelere göre mali idare kendi idaresi nezdinde oluşturduğu posta kutusuna bir metin bırakacak, mükellefe de “gel kutundaki metne bak” diye sms gönderecek. Yani burada, karşı tarafa ulaştırılan (tebliğ edilen) bir metin (yazılı bildirim) var olmayıp, karşı tarafın (mükellefin) ıttılaına sunulan (gerektiğinde sunulduğu varsayılan) bir metin söz konusu olacak. Tebliğ ile ıttıla arasındaki farkı her halde izaha gerek yoktur. En önemlisi de burada hizmet sağlayıcı konumundaki tarafsız bir üçüncü kişi olmayacaktır.
Elektronik tebligatın pek çok hukuki sorun ve sakıncayı barındırdığını, daha önce çeşitli yazılarımda yazdım. Bu konuda bildiğim kadarı ile sadece Barolar Birliği uğraş veriyor. Konunun asıl sorunlarını yaşayacak olan mesleki birlik durumundaki TÜRMOB, ya başkan ve yönetmelikleri derdinde olduğundan ya da düzenlemeleri hukuka uygun gördüğünden bu konuda pasif kalmış durumda. Barolar Birliğinin açtığı davanın duruşması 23 Mayıs’ta Danıştay 4. Dairesi nezdinde yapıldı. Kararı öğrendiğimde duyuracağım.
Ancak bu arada kamu kesimi, bu elektronik tebligat yolunu çok sevmiş olmalı ki, kapsamını giderek genişletiyor. 27 Mayıs 2017 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 18.5.2017 gün ve 7020 sayılı Kanun’la yeni alanlarda da idari işlemlerin elektronik ortamda yapılmasının yolu açıldı.
7020 sayılı Kanun’un 15. maddesi ile Kabahatler Kanunu’nun 26. maddesine eklenen bir fıkrayla, Kabahatler Kanununa göre uygulanacak idari yaptırım kararlarının da, Maliye Bakanlığı ile idari yaptırım kararı verenler arasında yapılacak protokoller çerçevesinde, kararı verenler adına 213 sayılı Kanun’un 107/A maddesi hükümlerine göre kurulan teknik altyapı kullanılmak suretiyle Maliye Bakanlığı tarafından elektronik ortamda tebliğ edilebileceği hükme bağlandı.
Söz Konusu Kanun’un 20 maddesiyle de Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki 640 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye bir madde eklenerek, “Bakanlığın görev alanı kapsamındaki tebliğlerin, ilgili kanunlarda belirtilen usullerle bağlı kalınmaksızın, Maliye Bakanlığı ile yapılacak protokol çerçevesinde Vergi Usul Kanununun 107/A maddesi hükümlerine göre kurulan teknik altyapı kullanılarak elektronik ortamda yapılabileceği” de hükme bağlandı.
Ve nihayet 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesine bir yeni fıkra eklenerek; Sosyal Güvenlik Kurumu’na da, elektronik ortamda yapılacak tebliğle ilgili her türlü teknik altyapıyı kurma veya kurulmuş olanları kullanma, tebliğe elverişli elektronik adres kullanma zorunluluğu getirme, kendisine elektronik ortamda tebliğ yapılacakları ve elektronik tebliğe ilişkin diğer usul ve esasları belirleme veya Maliye Bakanlığı ile yapılacak protokol çerçevesinde 213 sayılı Kanun’un 107/A maddesi hükümlerine göre kurulan teknik altyapı kullanılarak da elektronik ortamda tebliğ yapma konularında yetki verildi.
Dikkat edilirse ekonomi alanındaki idari birimler, Vergi Usul Kanunu’nun ve Tebligat Kanunu’nun kişileri koruyan hükümlerini yavaş yavaş bertaraf ediyor. Yakında Sermaye Piyasası Kurulu, EPDK, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu gibi bağımsız idari otoriteler de bu yolu benimserse, şaşırmayın.
Kaynak:BUMİN DOĞRUSÖZ-Dunya.com.tr