Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu
Tarih    : 30.01.2013
Esas No         : 2011/102
Karar No        : 2013/21
2577 s. İYUK Md. 7, 11
DAVA AÇMA SÜRESİ İÇİNDE VERGİ İDARESİNE BAŞVURULMASININ DAVA AÇMA SÜRESİNİ DURDURMAYACAĞI GİBİ BU SÜREYİ KESMEYECEĞİ

Cezaya veya vergilendirmeye karşı ancak, ihbarnamenin tebliğinden başlayarak otuz gün içinde yetkili vergi mahkemesinde dava açılabileceği, bu süre içinde vergi idaresine yapılan başvuruların, cezaya veya vergilendirmeye karşı açılacak davaya ilişkin dava açma süresini durdurucu etki yapmayacağı gibi bu süreyi kesmeyeceği hk.
İstemin Özeti: Beyannamelerini vermeyen davacı adına takdir komisyonu kararlarına dayanılarak 2002 yılının tüm dönemleri için aranmayan geçici vergiler üzerinden gecikme faizi eklenmeden kesilen bir kat vergi ziyaı cezaları davaya konu yapılmıştır.
Davayı inceleyen Vergi Mahkemesi; (…) Memba Suyu İşletmesinin (…) Belediye Başkanlığınca 22.10.1997 tarihinde kiraya verilmesi nedeniyle bu tarihten itibaren Belediye tarafından işletilen bir işletmenin varlığından söz edilemeyeceğinden, Belediye tarafından elde edilen kira gelirinin Belediyeye ait iktisadi kamu müessesesinin ticari kazancı olduğu görüşüyle hesaplanan geçici vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle kaldırmıştır.
Vergi İdaresinin temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi, 08.03.2010 günlü ve E: 2008/392, K: 2010/615 sayılı kararıyla; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlerin ilgilisine duyurulduğu ihbarnamelerde yer alan vergi ve cezalara karşı, ihbarnamenin tebliğ tarihinden başlayarak 2577 sayılı Yasa’da öngörülen otuz günlük sürede dava açılması gerektiği ve diğer başvuruların, tarhiyata karşı başlamış olan dava açma süresini
 

durdurmayacağı, vergi ziyaı cezasının duyurulduğu ihbarnamelerin 13.12.2006 tarihinde davacıya tebliği üzerine yargı yerlerince çözüme kavuşabilecek söz konusu vergilendirmeye karşı otuz günlük süre içinde vergi mahkemesinde dava açılması gerekirken, 15.12.2006 tarihinde söz konusu ihbarnamelerin iptali istemiyle Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’na başvurulduğu ve bu kurumun olumsuz yanıtının davacının iddiasına göre 13.02.2007 tarihinde tebliği üzerine 06.03.2007 tarihinde vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açıldığı, Maliye Bakanlığına yapılan başvurunun reddine ilişkin işleme karşı değil, ihbarnameyle duyurulan cezaya karşı açıldığı anlaşılan, vergi mahkemesince de bu şekilde nitelenen davanın süresinde açılıp açılmadığı değerlendirilmeksizin işin esasına girilerek karar verilmesi hukuka uygun düşmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan Vergi Mahkemesi; ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak, 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesine göre açılan davanın süresinde olduğu gerekçesiyle ilk kararında ısrar etmiştir.
Israr kararı vergi idaresi tarafından temyiz edilmiş ve vergilendirmenin hukuka uygun
olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Karar: Beyannamelerini vermeyen davacı adına takdir komisyonu kararlarına dayanılarak 2002 yılının tüm dönemleri için aranmayan geçici vergiler üzerinden gecikme faizi eklenmeden kesilen bir kat vergi ziyaı cezalarına karşı açılan davada, vergi ziyaı cezasına ilişkin ihbarnamelerin tebliği üzerine 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi uyarınca yapılan başvurunun reddi üzerine açılan davanın süresinde olduğunun kabulü ile davaya konu cezaların kaldırmasına ilişkin vergi mahkemesinin ısrar kararı vergi idaresi tarafından temyiz edilmiştir.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, bu sürenin, vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda; tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin, tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükme bağlanmıştır. Bu sürenin herhangi bir idari başvuru yolu ile kesilmesini öngören bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle cezaya veya vergilendirmeye karşı ancak, ihbarnamenin tebliğinden başlayarak otuz gün içinde yetkili vergi mahkemesinde dava açılabilir. Bu süre içinde vergi idaresine yapılan başvurular, cezaya veya vergilendirmeye karşı açılacak davaya ilişkin dava açma süresini durdurucu etki yapmadığı gibi bu süreyi kesmemektedir.
Davaya konu vergi ziyaı cezalarının duyurulduğu ihbarnamelerin davacıya 13.12.2006 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine yargı yerlerince çözüme kavuşabilecek söz konusu cezaya karşı otuz günlük süre içinde vergi mahkemesinde dava açılması gerekirken, 15.12.2006 tarihinde ihbarnamelerin iptali istemiyle Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’na yapılan başvuruya verilen olumsuz yanıtının 13.02.2007 tarihinde tebliğinden sonra 06.03.2007 tarihinde vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açıldığı saptanmaktadır.
İhbarnamede duyurulan vergi ziyaı cezalarına karşı açılacak idari dava süresinin, ihbarnamenin tebliğ edildiği tarihe göre belirlenmesi, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesindeki düzenleme gereği olduğundan, vergi ziyaı cezalarına karşı dava açma süresinin hesabında, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 11. maddesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Dolayısıyla 13.12.2006 tarihinde tebliğ edilen ihbarname ile duyurulan vergi ziyaı cezalarına karşı otuz gün olan dava açma süresi geçirildikten sonra 06.03.2007 tarihinde vergi mahkemesi kaydına giren dilekçe ile açılan dava süresinde olmadığından, davayı süresinde kabul ederek uyuşmazlığın esasını inceleyen vergi mahkemesi ısrar kararı hukuka uygun görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesinin ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına oyçokluğu ile karar verildi(*).

(*)         X- KARŞI OY: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, temyize konu kararın ısrar hükmünün dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, ısrar hükmü yönünden temyiz isteminin reddi ile kesilen cezanın kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasının incelenmesi için dosyanın Danıştay Üçüncü Dairesine gönderilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.