Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu |
Tarih : 26.09.2012 |
Esas No : 2012/168 |
Karar No : 2012/322 VUK Md. 10 |
DERNEĞİN KANUNİ TEMSİLCİSİNİN DERNEĞİN TASFİYESİ SONA ERDİKTEN SONRA SALINAN VERGİ BORÇLARINDAN SORUMLULUĞU |
Derneğin tasfiyesi tamamlanarak tüzel kişiliği sona erdikten sonra adına salınan vergilerin tahakkuk ettiği halde vadesinde ödenmemesi nedeniyle, kamu alacağının dernekten tahsil olanağının bulunmadığı ileri sürülerek kanuni temsilcisinden tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinde ve düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki ısrar kararında hukuka uygunluk bulunmadığı hk.
Davanın Özeti: Turgutlu (…) Derneği’nin ödenmeyen vergi borçlarının kanuni temsilcisi olan davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirleri davaya konu yapılmıştır.
Davayı inceleyen Vergi Mahkemesi; borçlu dernek hakkında icra takibinin tamamlandığı ve yapılan malvarlığı araştırmasında herhangi bir menkul, gayrimenkul, hak ve alacağının bulunmadığı anlaşıldığından, kamu alacağının ilgili dönemlerde kanuni temsilci olan davacıdan Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca ödeme emriyle istenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi, 15.11.2011 günlü ve E. 2008/8068, K. 2011/7677 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca kanuni temsilci adına takip yapılabilmesi için öncelikle tüzel kişilik adına hukuka uygun olarak yapılmış bir vergileme bulunması ve usulüne uygun olarak yapılan tüm takip yollarına karşın tüzel kişilikten amme borcunun tamamının veya bir kısmının tahsil
edilememiş olması gerektiği, (…) Kaymakamlığı İlçe Dernekler Büro Şefliği’nin (…) tarih ve (…) sayılı yazısında, davacı adına düzenlenen ödeme emri içeriği vergi borçlarının asıl borçlusu olan Turgutlu (…) Derneği’nin 30.04.2005 tarihinde yapılan genel kurulunda feshine karar verildiği ve tasfiyesinin yapıldığının belirtildiği, dernek adına yapılan cezalı tarhiyata ilişkin takdir komisyonu kararlarının 08.07.2005 tarihli, vergi ceza ihbarnamelerinin ise 22.07.2005 tarihli olduğu dikkate alındığında borçlu derneğin tasfiyesi tamamlanıp hukuk aleminden kalktıktan sonra adına vergileme yapıldığı sonucunun ortaya çıktığı, bu durumda; tüzel kişiliği sona eren derneğe ait olup, söz konusu dernekten tahsil olanağının bulunmadığı ileri sürülen vergi borcunun tahsili amacıyla, kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde ve bunun iptali istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararında isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan Vergi Mahkemesi, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak, dernek adına düzenlenen ihbarnamelerin 27.03.2006 tarihinde dernek başkanı olan davacıya tebliği üzerine davacı tarafından, 4811 sayılı Kanun’dan yararlanmak amacıyla 24.05.2006 tarihinde başvuruda bulunulduğu gerekçesiyle ilk kararında ısrar etmiştir.
Israr kararı davacı tarafından temyiz edilmiş ve vergilendirmenin derneğin tasfiyesinin tamamlanmasından sonra yapıldığı, derneğin usulüne uygun şekilde takibinin tamamlanmasından sonra kanuni temsilcinin takip edilebileceği, alacağın zamanaşımına uğradığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Karar: Turgutlu (…) Derneği’nin ödenmeyen vergi borçlarının kanuni temsilcisi olan davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılan davanın reddi yolundaki ısrar kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasında, tüzelkişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, ikinci fıkrasında, birinci fıkrada yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, son fıkrasında ise tüzelkişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını da kaldırmayacağı hükme bağlanmıştır.
Kanuni temsilcilerin ödevini ve bu ödevlerin yerine getirilmemesi halinde sorumluluklarını düzenleyen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca kanuni temsilcinin takip edilebilmesi için öncelikle asıl borçlu tüzel kişilik adına hukuka uygun olarak yapılmış bir vergilendirme bulunması, bu vergilendirmenin kesinleşmesi ve tüzel kişiden usulüne uygun şekilde aranmasına karşın borcun tamamı veya bir kısmının tahsil edilememiş olması gerekmektedir. Bu sorumluluk tüzel kişiliğin tasfiyeye girmesi ya da tasfiye edilmesi halinde tasfiyeden önceki dönemlere ait olan vergilendirmeler açısından devam etmekle birlikte, tasfiyesi tamamlandıktan sonra yapılacak vergilendirmeleri ise; tasfiyesi tamamlanarak hukuk aleminden kalkan tüzelkişilik adına vergilendirme yapılamaması nedeniyle kapsamamaktadır.
Dosyada bulunan belgelerden, davacı adına düzenlenen ödeme emri içeriği vergi borçlarının asıl borçlusu olan Turgutlu (…) Derneği’nin 30.04.2005 tarihinde yapılan genel kurulunda feshine karar verildiği ve 13.06.2005 tarihinde düzenlenen tutanak ile fesih işlemlerinin tamamlandığı anlaşılmaktadır.
Ödeme emirlerine konu borçların ait olduğu dönemlere ilişkin katma değer vergisi beyannamelerinin yasal süresinde verilmemesi nedeniyle takdire sevki üzerine 08.08.2005 tarihli takdir komisyonu kararlarına dayanılarak dernek adına yapılan cezalı tarhiyatı bildiren 22.07.2005 tarihli vergi ceza ihbarnamelerinin 27.03.2006 tarihinde dernek başkanı olan davacıya tebliğ edildiği dikkate alındığında borçlu derneğin tasfiyesi tamamlanıp hukuk aleminden kalktıktan sonra adına vergileme yapıldığı sonucu ortaya çıkmaktadır.
Bu durumda; tüzel kişiliği sona eren dernek adına yapılan vergilendirmeye dayalı kamu alacağının dernekten tahsil olanağının bulunmadığı ileri sürülerek kanuni temsilcisi olan davacıdan tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinde ve düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki ısrar kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesinin ısrar kararının bozulmasına, oyçokluğu ile karar verildi(*).