Danıştay 3. Dairesi
Tarih         : 03.11.2009
Esas No   : 2008/2109
Karar No  : 2009/3356
 
TASFİYE OLAN ŞİRKET ADINA VERGİ VE CEZA İHBARNAMESİ DÜZENLENMESİ

Tasfiyesi tamamlanarak ticaret sicilinden kaydı silinen tüzel kişiliği bulunmayan limited şirket adına vergi ve ceza ihbarnamesi düzenlenmesi hiç bir hukuksal sonuç doğurmayacağından, bu vergilemenin idari davaya konu edilmesine olanak olmadığı hk.
İstemin Özeti: Tasfiyesinin tamamlanması nedeniyle 29.07.2005 tarihinde ticaret sicilinden kaydı silinen limited şirketin 2004 takvim yılına ilişkin işlemleri, tasfiyenin tamamlanması ve kaydının silinmesinden sonra incelenerek adına re’sen salınan vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi, hesaplanan fon payı ve kesilen özel usulsüzlük cezasını; Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre şirketlerin tüzel kişiliklerinin ticaret sicilinden silinmesiyle sona ermesi nedeniyle, ticaret sicilinden kaydın silindiği 29.07.2005 tarihinden sonra borçlu kılınması mümkün olmayan münfesih şirket adına tarhiyat yapılamayacağı gerekçesiyle kaldıran Vergi Mahkemesi kararının; tarhiyatın yasaya uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
 

Karar: Dosyanın incelenmesinden; 29.07.2005 tarihinde tasfiyesi sona ererek ticaret sicilinden kaydı silinen S.S (…) Arsa ve Konut Yapı Kooperatifinin, 2004 takvim yılı hesaplarının ticaret sicilinden silindikten sonra incelenerek adına vergi salınıp ceza kesilmesi üzerine, vergi ve cezanın kaldırılması istemiyle ihtilaflı dönemde şirket yönetim ve tasfiye kurulu tarafından dava açıldığı anlaşılmaktadır.
İdare hukukuna göre idari davanın incelenebilmesi ve hükme bağlanabilmesi için davaya konu yapılan işlemin etkili olması yani hukuksal sonuç doğurabilir nitelik taşıması gerekir.
2577 sayılı Yasa’nın 49. maddesinin (1/c) bendinde; usul hükümlerine uyulmamış olması bozma nedeni olarak öngörülmüştür. Yasa yapıcı; usul hükümlerine uyulmaksızın verilen ilk derece yargı yeri kararlarının bozularak kaldırılmasını sağlamak üzere “hukuka aykırı karar verilmesi”  şeklindeki bozma nedeniyle yetinmemiş, bütün yargı kararlarının usul hükümlerine uyularak verilen kararlar olmasını amaçlamıştır.
Temyiz edilen karar; 2005 yılında tasfiyesi biten ve ticaret sicilinden kaydı silinen limited şirket hakkında verilmiştir. Davaya, kaydın silinmesinden sonraki tarihte düzenlenen ihbarnameyle duyurulan vergiler konu yapılmış ve temyiz edilen kararla tarhiyat kaldırılmıştır.
Bir şirketin borçlu kılınabilmesi, ancak tüzel kişilik kazandığı tarih ile bu kişiliğin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklıdır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre de şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmesiyle sona erer.
Bu nedenle ticaret sicilinden kaydı silinen tüzel kişiliği bulunmayan limited şirket adına vergi ve ceza ihbarnamesi düzenlenmesi hiçbir hukuksal sonuç doğurmayacağından, öncelikle bu vergilendirmenin idari davaya konu edilmesine olanak yoktur. Hukuksal varlığı sona ermiş bir kurumun yargı yerlerinden hukuksal koruma istemesi söz konusu olamayacağına göre vergi mahkemesi incelenemeyecek bir dava hakkında hüküm vermiş; hukuksal varlığı bulunmayan davacı şirket adına yapılan tarhiyatı kaldırmış ve idareyi yargılama giderlerine mahkûm etmiştir.
Vergi mahkemesince; ticaret sicilinden kaydının silinmesiyle tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabul edilmesine rağmen usul hükümlerine uyulmaksızın idari davaya konu edilmesi mümkün olmayan tarhiyatın kaldırılmasına hükmedilmesi hukuka uygun düşmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, oybirliğiyle karar verildi.