Danıştay 9. Daire

Tarih         : 15.11.2006
Esas No   : 2005/2301
Karar No  : 2006/4414
VUK Md. 11/3
KDV’DE MÜTESELSİL SORUMLULUK

Vuk’un 11/3. maddesindeki müteselsil sorumluluğun katma değer vergisi ihtilaflarına uygulanabilmesi için, gerçek mal alım satımı olmadan, komisyon karşılığında fatura temin edildiğinin, yahut kişi ve kuruluşlar arasında vergiyi ziyaa uğratma yönünden bir irtibat bulunduğunun idarece tespit edilmesi veya hükme esas alınabilecek kuvvette bir izlenim edinilmesi zorunludur.
İstemin Özeti: 1995/Kasım dönemi için re’sen salınan katma değer vergisi ile kesilen kaçakçılık ve özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, anılan yılda davacı şirkete fatura düzenleyen (…) Tekstil Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti’ne ait faturaların gerçek bir mal ve hizmet satımı karşılığında tanzim edilmediğinin ve katma değer vergilerinin hazineye intikal ettirilmediğinin saptanması üzerine ödenmeyen vergilerden davacı şirket 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca müteselsilen sorumlu tutularak adına dava konusu cezalı tarhiyatın yapıldığının anlaşıldığı, davacı şirket adına fatura düzenleyen (…) Tekstil Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti. hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda, davacı şirket ile ilgili bir saptama yer almadığından ve olayda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 11.maddesinde belirtilen anlamdaki ilişkinin varlığı hukuken itibar edilebilecek şekilde ortaya konulamadığından, yapılan cezalı tarhiyatta ve kesilen özel usulsüzlük cezasında isabet görülmediği gerekçesiyle kabul eden Vergi Mahkemesi’nin kararını onayan Bölge İdare Mahkemesi’nin kararının düzeltilmesi istemini kabul ederek kararın kaçakçılık cezalı katma değer vergisine ilişkin hüküm fıkrasını; davacı şirketin indirim konusu yaptığı faturayı düzenleyen (…) Tekstil Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti.nin komisyon karşılığında sahte fatura düzenlediğinin hakkında tanzim edilen vergi tekniği raporu ile saptandığı, davacı şirketin anılan şirketten mal alımına ilişkin olarak çek, senet, banka dekontu gibi herhangi bir belge sunamadığı, içeriği bakımdan yanıltıcı olduğu anlaşılan faturayı alarak kaydeden davacı şirketin, faturasını aldığı şirket ile işbirliği içinde olmadığının kabul edilemeyeceği, bu durumda olayda 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 11. maddesinde belirtilen müteselsil sorumluluk koşulu gerçekleştiğinden, salınan katma değer vergisi ve kesilen kaçakçılık cezasında isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle bozan, özel usulsüzlük cezasına ilişkin hüküm fıkrası hakkında ise, bu cezanın 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu kapsamına girdiğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığından hükmeden Bölge İdare Mahkemesi’nin kararının; kaçakçılık cezalı katma değer vergisine ilişkin kısmının kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Karar: İstem; davacı şirket adına 1995/Kasım dönemine ilişkin olarak re’sen salınan katma değer vergisi ile kesilen kaçakçılık ve özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle açılan davayı kabul eden Vergi Mahkemesi’nin kararının bozulmasına ilişkin Bölge İdare Mahkemesi’nin kararının kanun yararına bozulmasına ilişkindir.

 
Dosyanın incelenmesinden, (…)Tekstil Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti.nin davacı şirkete (…) tarih ve (…) numaralı faturayı düzenlediği, davacı şirket tarafından, fatura muhteviyatı malın ihraç edildiği ve katma değer vergisinin indirim konusu yapıldığı, ihracatın gerçekleştiği hususunda ihtilaf bulunmadığı, ancak, sözkonusu faturayı düzenleyen şirket hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu ile bu şirkete ait faturaların gerçek bir mal ve hizmet satımı karşılığında tanzim edilmediğinin ve katma değer vergilerinin hazineye intikal ettirilmediğinden söz edilerek davacı şirket 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca müteselsilen sorumlu tutularak adına dava konusu cezalı tarhiyatın yapıldığı anlaşılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 11. maddesinde; yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanların, verginin tam olarak kesilip ödemesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumlu oldukları, aynı maddenin olay tarihinde yürürlükte olan ve bu maddeye 3239 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle eklenen 3. fıkrasında ise, mal alım ve satım ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden alım satıma taraf olanlar ile hizmetten yararlananların, aralarında zımnen dahi olsa irtibat olduğu tespit olunanların müteselsilen sorumlu tutulacakları hükme bağlanmıştır.
Maddenin gerekçesinde, kesilen vergiler ile tahsil edilen katma değer vergilerinin mutlaka vergi dairesine yatırılmasının amaçlandığı belirtilmiş olup, vergiyi kestiği veya tahsil ettiği halde vergi dairesine yatırmayanları zorlamak ve bu görevlerini yerine getirmelerini sağlamak için alım satıma taraf olanlar ve hizmetten yararlananlar müteselsilen sorumlu tutularak gerçek yükümlünün bu görevini yapmasını ve özellikle paravan şirket kurulmasını önlemek maksadıyla söz konusu hükmün 11. maddeye eklendiği vurgulanmıştır.
Bu durumda, 213 sayılı Kanun’un 11. maddesinin katma değer vergisi için de geçerli olduğu hususu kuşkusuzdur. Ancak bu maddedeki müteselsil sorumluluğun katma değer vergisi ihtilaflarına uygulanabilmesi için, gerçek mal alım satımı olmadan, komisyon karşılığında fatura temin edildiğinin, yahut kişi ve kuruluşlar arasında vergiyi ziyaa uğratma yönünden bir irtibat bulunduğunun idarece tespit edilmesi veya hükme esas alınabilecek kuvvette bir izlenim edinilmesi zorunludur.
Yasaların kendilerine yüklediği ödevleri eksiksiz yerine getiren iyiniyetli yükümlünün diğer tarafın vergi ödeyip ödemediğini takip ve kontrol etmesi ve bu konuda yaptırım uygulaması olanaksız olduğundan, bu kişilerin hareketlerinden sorumlu tutulması hukukun temel ilkelerine aykırı düşer.
Söz konusu olayda, inceleme elemanınca yapılan tespitler davacı şirket ile mal aldığı şirket arasında bir irtibat bulunduğunu kanıtlamadığından, davacı şirketin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 11/3. maddesine göre verginin ödenmesinden sorumlu tutularak adına cezalı tarhiyat yapılmasında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle Danıştay Başsavcısı tarafından yapılan temyiz isteminin kabulü ve Bölge İdare Mahkemesi’nin kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak koşulu ile bozulmasına, kararın bir örneğinin Maliye Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmesine ve Resmi Gazete’de yayımlanmasına oybirliği ile karar verildi.