Danıştay 3. Dairesi |
Tarih : 16.06.2009 |
Esas No : 2007/4202 |
Karar No : 2009/2145 6183 s. AATUHK Md. 9 |
LİMİTED ŞİRKET ORTAKLARINDA İHTİYATİ HACİZ UYGULANMASI |
Limited şirketten tahsil olanağı bulunmayan amme alacakları için yetkili merciler tarafından verilen karara dayalı olarak şirket ortaklarının mal varlıklarına ihtiyati haciz uygulanabileceği.
İstemin Özeti: (…) Ltd. Şti.’nin ortağı sıfatıyla davacının banka hesabına, 19.11.2006 tarihli ihtiyati haciz kararı uyarınca 21.11.2006 tarih ve (…) sayılı haciz bildirisine dayanılarak uygulanan ihtiyati haczi; uyuşmazlığın, ihtiyati haciz kararının hukuka uygun olup olmadığına dayandığı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un kamu alacağının güvenliğini sağlamayı amaçlayan teminat isteme, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati hacze ilişkin kurallarının, asıl mükellef dışında şirket müdür ve ortakları hakkında uygulanamayacağı gerekçesiyle iptal eden Vergi Mahkemesinin kararının; kamu alacağının güvenceye alınması için uygulanan ihtiyati haczin yasaya uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmiştir.
Karar: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “teminat isteme başlıklı 9. maddesinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 13. maddesinde, ihtiyati haciz sebepleri yedi bent halinde sıralanarak, bu hallerden herhangi birisinin mevcudiyeti halinde hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre derhal ihtiyati haciz tatbik olunacağı kurala bağlanmış, Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesinde sayılan nedenlerle bir kamu alacağının salınması yolunda gereken işlemlere başlanması yeterli görülmüştür.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesi uyarınca limited şirketten tahsil olanağı bulunmayan amme alacağından sermaye payları oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takip edilecekleri kurala bağlanan limited şirket ortakları, amme alacaklısı idareye karşı, aynı Yasa’nın 3. maddesi uyarınca amme borçlusu sıfatını kazandıklarından; hisselerin tüm hak ve yükümlülükleriyle birlikte devredilmiş ve bu hususun tescil ve ilan edilmiş olması hali dışında, bu Kanun hükümlerine göre takip edilebileceklerinden, başka bir ifadeyle haklarında yetkili mercilerce verilmiş ihtiyati haciz kararına dayanılarak şirket ortaklarının mal varlıklarına da ihtiyati haciz uygulanabileceğinden, mahkemenin aksi yöndeki gerekçesi yasaya uygun düşmemiştir.
Öte yandan haciz kararı ile karar gereğinin yerine getirilmesi, birbirini izleyen ancak, farklı aşamalardır. Bu nedenle, idari yargı yerinde açılan davada, alacaklı amme idaresinin haciz kararına dayanılarak koyduğu hacizlerin mi, yoksa “haciz işlemi” de denilen haciz kararının mı dava konusu yapıldığı, dava sonunda verilecek hükme etkili sonuçlar yaratacaktır. Tahsil dairesinin koyduğu hacze karşı açılan davada, haciz kararının yerine getirilmesindeki hukuka aykırılıklar sadece haczin kaldırılmasını gerektirir.
Davacı tarafından, mevduatına tahsil dairesinin koyduğu tasarrufu sınırlayıcı nitelikteki ihtiyati haczin kaldırılması istemiyle açılan davada, davanın konusu ihtiyati haciz kararı olarak ortaya konulmak suretiyle karar verilmesi de hukuka aykırı olduğundan, vergi mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına, oybirliğiyle karar verildi.