Vergi idareleri ile vergi mahkemelerinin farklı görüşte olduğu konulardan birisi de miras yoluyla intikal eden taşınmazların kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden devri ve elde edilen taşınmazların satımı konusudur.
Genel anlamda vergi idaresi özel de ise vergi daireleri, bir takvim yılından birden fazla gayrimenkul satmak suretiyle gayrımenkul alım satım işiyle devamlı olarak uğraşıldığının tespit edildiği, bu durumda yapılan faaliyetin ticari faaliyet olarak değerlendirilmesi ve gelir vergisi kanununun ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi gerektiği düşünceleriyle, bazen vergi inceleme raporlarıyla bazen ise takdir komisyonu kararı ile “tespit edilen matrah üzerinden” cezalı tarhiyatlar yapmaktadır.
Vergi mahkemeleri ve Danıştay’ı da kapsayan vergi yargısında hakim olan görüş ise,
“Gayrimenkul alım, satım veya inşaı işleriyle devamlı olarak uğraşılmasında bu işlerin, kazanç sağlamak amacı dışında bir amaçla yapılamayacağı, kuralın uygulanmasında aranan temel koşulun sözü edilen işlerle “devamlı olarak uğraşmak” olduğudur.
Diğer yönden; GV Kanunun 37’nci maddenin ikinci fıkrasının (4) işaretli bendinde, devamlılık koşulunu taşıyan işlemlerin kazanç sağlamak dışında bir amaçla yapılmayacağı yasadan dolayı kabul edilmişse de, aynı vergilendirme dönemindeki çok sayıda işlemin veya birden çok vergilendirme döneminde yinelenen aynı işlemin her koşulda kazanç sağlamak amacıyla yapıldığının kabulü, yaşamın gerçeklerine uygun düşmeyebilir.
Yukarıdaki ilgili Kanun hükümlerine göre; gayrimenkullerin alım, satım ve inşaat işlerinin ticari faaliyet sayılıp ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilebilmesi için bu muamelelerin öteden beri yapılıyor olması yani devamlılık arz etmesi ve devamlılığın bir inşaatta birden fazla daire satışı olarak değil, birden fazla inşaat yapılarak satılması olarak anlaşılması gerekmektedir. Bu nedenle süreklilik göstermeyen, ticari organizasyon çerçevesinde ve bir işletmeye bağlı olmaksızın gerçekleştirilen istisnai nitelikte ve ticari kazanç gayesi taşımayan alım-satım ve inşa işlemlerinin ticari faaliyet olarak değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır.
Buna göre, davacının daha önce süreklilik arz eden nitelikte taşınmaz alım ve satımı yaptığına ilişkin bir tespit bulunmaması, kendisine ait taşınmazda kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden bina yapılarak satılmış olması, servetin değerlendirilmesine ilişkin bir faaliyet olup, davacının bu faaliyeti sonucu servetin biçim değiştirdiği, dolayısıyla 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesinde belirtilen anlamda “gayrimenkul alım satım ve inşa işiyle devamlı uğraşma” sayılamayacağından, davacının taşınmaz satımından elde ettiği gelirin ticari kazanç kapsamında vergilendirilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.”

Tabi ki, somut olayın durumuna göre her ihtilafın ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak bu konuda, vergi yargısının temel bakış açısı “bir gayrimenkulün kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle bir kısmının iş yapan müteahhite verilmesi ve elde edilen birden fazla bağımsız bölümlerin satılması servetin değerlendirilmesi niteliğinde bir işlem olup, bu durum ticari bir faaliyet olan gayrimenkul ticareti şeklinde nitelendirilemez.”
NOT:  VERSAV YAZI KURULU TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR.