Vergi incelemesinde amaç; ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak ve sağlamaktır. Buna göre, 213 sayılı VUK 134 mad. Hükmünde inceleme elemanları mükellefler nezdinde vergi incelemesi yapabilmektedirler. Vergi müfettiş yardımcıları da vergi incelemesinde yetkilidir. (VUK mad. 135)
Kayıt dışı ekonominin önlenmesi, piyasadaki rekabet eşitliğinin vergisel açıdan bozulmaması ve mükelleflerin vergi yasalarına uyumunun tam olarak sağlanması bakımından, vergi incelemelerinin üstlendiği fonksiyon çok önemlidir.
Vergi Denetim Kurulunun 2015 yılı faaliyet raporu incelendiğinde yıllara göre incelenen mükellef sayıları 2014 yılında 55.284, 2015 yılında ise 58.676 olmuştur. Bir oran vermek gerekirse özellikle Kurumlar Vergisi mükelleflerinin 2014 yılında %2,24’ ü incelemeye tabi tutulurken bu oran 2015 yılında %2,32 olmuştur. 2016 yılında ve önceki yıllarda çıkarılan yapılandırma yasaları ve matrah artırımı gibi uygulamalar sonucunda 6736 sayılı yasa ve 7020 sayılı Yasalarla mükelleflere önemli ölçüde kolaylıklar sağlanmıştır. Neticede son 4 yılda vergi incelemeleri oranı önemli ölçüde azalmıştır. 2017 yılında uygulamaya konulan ve 2018’de sonuçları alınacak olan İzaha davet müessesi sayesinde önemli sonuçlar alınabilecektir. Böylece vergi müfettişlerinin iş yükü giderek azalma sürecine girmektedir.
Kamuoyunun incelemeler için Vergi İdaresinden beklentisi, vergi incelemelerinin sayısının ve bulunan matrah farkının artırılmasından ziyade, incelemelerin niteliğinin artırılması yönündedir. Uluslararası yatırımlar için cazibe merkezi de olmak isteyen Türkiye’nin; şeffaf, öngörülebilir, risk kriterleri belirlenmiş ve mükellefler ile önceden paylaşılmış, objektif ve diyaloğa açık bir vergi incelemesi sistemi oluşturmasını beklemek, bu ürkütücü işleme muhatap olan mükelleflerin en doğal hakkıdır. Vergi Denetim Kurulunun bu yönde ciddi çalışmalar yaptığı, aleni olarak yayınlanmakta olan faaliyet raporlarından anlaşılabilmektedir.
Maliye, Vergi Denetim Kurulu aracılığı ile incelenecek vergi mükelleflerini tespit etmek amacıyla; sektör, konu ve mükellefler itibarıyla, 2014 yılı sonuna kadar oluşturduğu VDK-MERAM kapsamında risk unsurlarını belirleyip Risk Analiz Modelinin yazılımı çalışmalarını 2015 yılı içinde tamamlamıştır. Anlaşılacağı üzere, vergi incelemesine tabi tutulacak mükellefler bundan böyle genellikle Risk Analiz Merkezindeki bilgisayar programları kullanılarak Vergi Denetim Kurulunun yapacağı analiz ve mukayeseler neticesinde belirlenecektir.
Ayrıca;
– İhbar ve şikâyet konuları,
– Yapılmakta olan teftiş, inceleme ve denetimler sırasında ortaya çıkan vergi inceleme talepleri,
– Kanuni gereklilik ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarından gelen inceleme talepleri,
sonucunda vergi incelemeleri de öteden beri olduğu gibi yapılmaya devam edilecektir.
Risk analiz modeli mükellefleri sektör, bölge ve büyüklük kriterlerini esas alarak gruplandırmakta ve ilgili analiz dönemi için sahip oldukları risklere göre puanlamaktadır. Yüksek risk puanına sahip mükellefler riskli mükellef olarak kabul edilerek incelemeye sevk edilebilmektedir. Vergi idaresi analiz yaparken mükelleflerin elektronik ortamda kendi sistemlerinde bulunan bilgiler dışında bankalar, SGK, tapu dairesi, noterler, gümrük idaresi gibi kurumlardan topladığı verileri de kullanmaktadır.
Risk analizinde mükelleflere ilişkin veriler kullanılarak belirlenen kriterler doğrultusunda analizler yapılmakta ve rakamları bu kriterlerden sapma gösteren mükellefler riskli mükellef olarak değerlendirilebilmektedir. Değerlendirme sonucunda riskli mükellef olarak belirlenenler hakkında vergi incelemesi yapılabilmektedir.[1]
Risk analizi yapıldığında inceleme gerekçesi olabilecek bilanço ve gelir tablolarında yer alan bazı muhtemel riskli durumlar ve diğer veriler aşağıdaki gibi sıralanabilir;
İşletmelerin, kasa hesabında sürekli olarak normalin üzerinde nakit bulunması,
Beyannamelerinde sürekli olarak zarar beyan edilmesi,Bilançodaki banka hesapları ile fiili banka hesapları arasında fark bulunması,Şirket ortağına yüksek tutarlı borç para verilmesi,Şirketin aldığı banka kredisini ortaklarına kullandırma riski taşıması,Şirketin ortağına ya da ilişkili kişilere sermayesinin üç katı tutarında borçlu olması,Karlılık oranının sektörel ortalamaya göre sapma göstermesi,Gelir tablosunda yer alan toplam satışlara oranla karın düşük olması,Karlılık oranının diğer yıllara göre sapma göstermesi,Nakit satışlarının sektör ortalamasının altında ya da üstünde olması,İşletmelerin kasa ve banka hesaplarında yeterli bakiye bulunmasına rağmen yüksek tutarlı kredi kullanımı nedeniyle oluşan finansman giderleri,Net satışlarına oranla yüksek tutarlı; pazarlama satış ve dağıtım gideri, genel yönetim gideri, karşılık gideri, kambiyo zararı, finansman giderlerinin olması,Banka hesap hareketleri ve çek hareketleri ile mal satışı ya da alışı yapılan mükellefler arasında uyumsuzluk olması,Alınan çekler hesabındaki tutarlar ile toplam satış tutarlarının karşılaştırılması sonucu çekler hesabının satışlar hesabından yüksek olması,Şüpheli alacaklar için dava açılan dönemden sonra karşılık gideri yazılması,Verilen sipariş avansları için şüpheli alacaklar karşılığı ayrılması ve gider yazılması,Bilanço kalemleriyle ilgili yatay ya da dikey rasyo analizlerindeki sapmalar ve uyumsuzluklar,Devreden KDV’lerin yüksek olması ve süreklilik göstermesi,2 nolu KDV beyannamesine konu hizmetlerin stopaj durumu,Sahte fatura kullanma ya da düzenleme yönünden riskli mükellefler,Teslim ve hizmet bedelini kredi kartı ile tahsil eden mükelleflerin kredi kartı işlem bilgileri,Ba-Bs bildirimleri ile KDV beyanname bilgileri arasında uyumsuzluk bulunması.
Vergi Denetim Kurulu, Risk Analiz Sistemini sürekli olarak geliştirmekte olduğunu ve risk kriterlerini revize ederek yeni kriterler belirlemekte olduğunu yıllık faaliyet raporlarında açıklamaktadır. Bu durumda, farklı risk alanları belirlenmesi ve farklı inceleme gerekçeleri ortaya çıkması da beklenmelidir.
Diğer taraftan, Vergi Denetim Kurulu yaptığı son çalışma ile sahte belge düzenleyen ve kullanan mükellefler ile etkin bir şekilde ve zamanında mücadele edilebilmek için özellikle cari dönemde bu faaliyetleri tespit etmek amacıyla Risk Analiz Programı VDK-MERAM’a Sahte Belge Risk Analiz Modülü SABE-RAM’ı eklemiştir. 2016 yılında tam olarak faaliyete geçecek bu modül ile birlikte, cari dönemdeki sahte belge düzenleyicileri ve kullanıcılarının etkin bir şekilde kontrol edileceği ve sahte belge ile mücadelenin hız kazanacağını söyleyebiliriz.[2]
[1] Bkz: www.gib.gov.tr ve www.vdk.gov.tr[2] ÖZENÇ Ömer Lütfi, CTS Kurumsal AŞ., Vergi İncelemesine ve Riskli Mükellefler Kategorisine Girme Yolları, 23.10.2017
24.11.2017
Kaynak: SMMM Dr. Mustafa Alpaslan-www.MuhasebeTR.com