Danıştay 9. Dairesi |
Tarih : 02.05.2017 |
Esas No : 2016/2623 |
Karar No : 2017/4354 VUK Md. 114 |
TAKDİR KOMİSYONUNA BAŞVURULMASI HALİNDE ZAMANAŞIMININ TESPİTİ |
Mahkemelerce görülmekte olan davaların çözümünde Anayasa Mahkemelerince verilen iptal kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarıyla ortadan kaldırılan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesinin 2. fıkrasının zamanaşımı tespitinde dikkate alınmasının mümkün olmadığı hk.
İstemin Özeti: Davacı adına, ticari kazanç elde ettiğinden bahisle, takdir komisyonu kararına istinaden re’sen tarh edilen 2006 yılı gelir vergisi ile 2006/Ocak-Mart, Nisan-Haziran, Temmuz-Eylül, Ekim-Aralık dönemleri geçici vergi ve kesilen bir kat vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı; gelir vergisi ile vergi ziyaı cezaları yönünden reddeden, geçici vergi yönünden incelenmeksizin reddeden Vergi Mahkemesi kararının dilekçede ileri sürülen sebeplerle bozulması istenilmektedir.
Karar: Uyuşmazlıkta, davacı adına takdir komisyonu kararına istinaden re’sen tarh edilen 2006 yılı gelir vergisi ile 2006/Ocak-Mart, Nisan-Haziran, Temmuz-Eylül, Ekim-Aralık dönemleri geçici vergi ve kesilen bir kat vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı; gelir vergisi ile vergi ziyaı cezaları yönünden reddeden, geçici vergi yönünden incelenmeksizin reddeden Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Tarh zamanaşımını, süre geçmesi nedeniyle vergi alacağının kalkması şeklinde tanımlayan Vergi Usul Kanunu’nun 113. maddesini izleyen 114. maddenin birinci fıkrasında bu süre, vergi alacağının doğduğu yılı izleyen yıl başından başlayarak beş yıl olarak belirlenmişse de ikinci fıkradaki matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasını, zamanaşımını durduran bir neden olarak düzenleyen kural, Anayasa Mahkemesi’nin 08.01.2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 15.10.2009 tarih ve E. 2006/124, K. 2009/146 sayılı kararıyla iptal edilmiş ve iptal kararının yayımından altı ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır.
Anayasa’nın 153. maddesinin beşinci fıkrasında, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının geriye yürümeyeceği kurala bağlanmış ise de; Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilinmesine karşın görülmekte olan davaların, Anayasa’ya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görülüp çözümlenmesinin, Anayasa’nın üstünlüğü ve Hukuk Devleti ilkelerine aykırı düşeceğinin kabulü gerekir. Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümezliğine ilişkin kural ile iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakları ve kamu düzeninin istikrarını korumak amaçlanmıştır. Aksi halde, Anayasa’nın 152. maddesinde yer alan “Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.”, “Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Anayasa Mahkemesi kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, Mahkeme buna uymak zorundadır.” yolundaki hükümlerin anlamı ve uygulanma olanağı kalmaz.
Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında mahkemelerce görülmekte olan davaların çözümünde Anayasa Mahkemeleri’nce verilen iptal kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu sonucuna ulaşıldığından, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarıyla ortadan kaldırılan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesinin 2. fıkrasının zamanaşımı tespitinde dikkate alınması mümkün değildir.
Dosyanın incelenmesinden davacının dönem matrahının takdiri için takdire sevk işlemi yapılmış ve takdir komisyonunca matrah takdir edilmiş olmakla birlikte, 2006 yılına ait vergi ve cezaları içeren 12.07.2012 tarihli ihbarnamelerin 16.07.2012 tarihinde davacıya tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda 2006 yılına ilişkin olarak davacı adına salınacak gelir ve geçici vergilerin en geç 31.12.2011 tarihinde tebliğ edilmiş olması gerektiğinden, zamanaşımı süresinin dolmasından sonra 16.07.2012 tarihinde tebliğ edilen gelir ve geçici vergileri ile kesilen bir kat vergi ziyaı cezasının terkinine karar verilmesi gerekirken, bu husus dikkate alınmadan verilen mahkeme kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesi’nin kararının bozulmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.