Vergi İhtilaflarının Yargı Aşamasında Çözümlenmesi
Vergi Uyuşmazlıklarının İdari Yargıda Çözümlenmesi
Adli yargının dışında ve bağımsız nitelikte bir idari yargının varlığı, bu iki yargı kolu arasındaki prensip ve yapı farkına dayanır. Başka bir anlatımla, bu iki yargı düzeninin birbirinden ayrılması, bunların çözümledikleri uyuşmazlıklara uygulanan kuralların ayrı oluşundan değil, bu kuralların dayandığı esaslardaki ayrılıktan ileri gelir. Vergi uyuşmazlıkları da gerçekten diğer idari uyuşmazlıklarla aynı niteliktedir. Çünkü vergi yargılaması hukukunun konusu olan vergi uyuşmazlıkları, devlet veya ona bağlı kamu idarelerinin yaptıkları vergilendirme işlemlerinden doğmaktadır. Bu işlemler devlet egemenliğine dayanarak, kamu hizmetleri giderlerini karşılayacak kaynakların sağlanması için yapılır.
Vergi uyuşmazlıklarının çözümü görevinin idari yargıdan alınarak bağımsız bir yargı koluna bırakılması, idare hukukunun bütünlüğünü bozarak bu yargı kolunu zayıflatmış ve uygulamadaki hukuki istikrarı ortadan kaldırmış olur.
İdare hukuku gittikçe genişleyen bir hukuk dalıdır. Dün özel hukuk alanına giren bazı konular, bugün bir idare hukuku konusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Vergi yargısını bu hukuk dalından ayırırsak, yine bu hukuk konularından olan kalkınma hukuku, imar hukuku, döviz hukuku gibi yeni ortaya çıkan kavramların ifade ettikleri konulara da bağımsızlık tanımak gerekir. Çünkü bunların da en az vergi hukuku ve vergi yargısı kadar ayrı teknik ve özellikleri vardır. Böyle bir ayırım ise, idare hukukunun bütünlüğünü gereksiz yere parçalanmış ve ortaya çok sayıda bağımsız hukuk ve yargı kolu çıkarmış olacaktır.
İdari yargının yanında bir de vergi yargısının kurulması, idari yargı ve vergi yargısı arasında da birçok görev ve hüküm uyuşmazlıklarının ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Adli ve idari yargının yanında ayrıca bir de vergi yargısının kurulması, gereksiz yere devlete büyük bir mali yük yükler. Vergi İhtilaflarının Yargı Aşamasında Çözümlenmesi
Kısaca, idari yargıya bağlı vergi yargısı sisteminde, vergi uyuşmazlıkları idari yargı organlarında çözümlenmektedir. Bunda vergi hukukunun, kamu hukukunun bir kolu olduğu, vergi işlemlerinin idari nitelikte işlemler olduğu dolayısıyla bundan doğan uyuşmazlıkların da idari yargıda görülmesi gerektiği görüşü egemendir(95).
Vergi Uyuşmazlıklarının Adli Yargıda Çözümlenmesi
Vergi hukukunun en yakın bağlılık ve ilişkisi olduğu hukuk dalı özel hukuktur. Fransız özel hukukçusu François Geny ve Pilon, Kavater ve Lalou gibi özel hukukçuların görüş ve düşüncelerine göre özel hukuk, vergi hukukunun da esaslarını kendi içinde toplamaktadır. Tarh ve tahakkuk işlemleri birer idari işlemler olmakla beraber, verginin dayandığı hukuki işlem, mülkiyet ve alım satım gibi ana kavramlar, esasen özel hukuk kavramlarıdır.
Özetle, özel hukukçular bu hukuka üstünlük tanımakta, vergi hukukunun özel hukuka aykırı düşen kural ve kavramlarım bir istisnai durum olarak görmekte ve sonuç olarak da vergi hukukuna bir bağımsızlık değil, özel hukuk içinde ayrı bir yer vermektedirler.
Vergi hukukunun özel hukukla çok sıkı ilişkileri olduğuna göre vergi uyuşmazlıklarına da adli yargı organlarınca bakılması kadar doğal bir şey olamaz. Çünkü adli yargı organlarında görev almış olan yargıçlar, esasen vergi uyuşmazlıklarına uygulanan kanun ve hukukun genel ilke ve kurallarına yabancı değildirler.
Bugün ise aynı durum vergi uyuşmazlıklarında söz konusudur. Yani, vergi uyuşmazlıklarının çözümü birçok teknik ve muhasebe bilgisini gerektirmektedir. Bir adli yargıcın veya idare mahkemelerinde görev almış bir kişinin bu bilgileri