Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge , Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinin (a) bendinde; Gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge ise, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgedir.” olarak tanımlanmıştır.
84 Seri Nolu Katına Değer Vergisi Genel Tebliği’in özel esaslar bölümünde muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge için; Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgelerin gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibarıyla gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belgeler olduğu belirtilmiş devamında ise;mal veya hizmetin miktar veya değerini gerçeğinden az veya çok gösteren,alıcı veya satıcısı, tarihi, seri numarası tahrif edilmiş,mal tesliminin veya hizmet ifasının gerçek olduğu ancak belge düzenleme yetkisi bulunmayanlar tarafından düzenlenen veya adına belge düzenlenmesi gereken kişi yerine başkası adına düzenlenmiş belgelerin muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeler olacağı belirtilmiştir.
Yine 01.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Uygulama Genel Tebliği’nin 4.1. bölümünde; Belgenin mahiyet veya miktar itibarıyla gerçeğe aykırı olup olmadığı, Belgede yer alan bilgilerin gerçeğe aykırı olduğunun (ödeme bilgileri, mal hareketleri ve alıcı bilgileri gibi) deliller ile tespiti,Belgede yer alması zorunlu bilgilerde tahrifat yapılıp yapılmadığı,Belgede bulunması zorunlu bilgilerin (vatandaşlık numarası,vergi kimlik numarası ve adres gibi) gerçeği yansıtıp yansıtmadığı,Gerçekte satılan mal veya verilen hizmet yerine başka bir mal satıldığı veya hizmetin ifa edildiği gibi hususlar rapora bağlanmaksızın ya da tespit edilmeksizin bir belgenin muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğu gerekçesiyle mükellef hakkında özel esaslar uygulanmaz.” hükümleri açıklanmıştır.
Görüldüğü üzere muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgenin oluşumu için ortada gerçek bir işlemin olması gerekmektedir. Ancak yapılan gerçek işlemin (mal veya hizmet ahım) miktarı, cinsi, bedeli gibi önemli
hususlarının gerçeği yansıtmaması durumunda muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeden söz edilir. O halde sahte belge ile muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge arasındaki fark işlemin gerçek olup olmadığı ile ilgilidir. Sahte belgede gerçekte bir mal ve hizmet alım satırın oluşmasına karşın belge düzenlenmektedir. Ancak muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge de bir mal veya hizmet alım satımı olmakla birlikte vergiden kaçınmak amacıyla miktarını, cinsini değiştirerek daha az vergi ödenmesi sağlanmaktadır”.
Her ne kadar ileride sahte belge ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgelerin oluşturacağı suçlara detaylı bir şekilde değinilecek olmasına karşın sahte belge ve muhteviyati itibariyle yanıltıcı belgenin oluştura-
cağı suçlar ile ilgili kapsamlı bilgiler vermesi bakımından Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 11.07.2014 tarihli kararına kısaca bu bölümde belirtmekte fayda olacağını düşünmekteyiz. Yargıtay Ceza Genel Kurulu
Uyuşmazlığın isabetli biçimde çözümlenebilmesi için, öncelikle muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge ve sahte belge kullanmak suçlarının unsurlarının açıklanması, daha sonra bu suçlardan kovuşturma yapılabilmesi için aranan mütalaa şartı üzerinde durulması, son olarak hükmün konusu ve fiili değerlendirmede mahkemenin yetkisi konusunun incelenmesi gerekmektedir. Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge  
Vergiyi doğuran faaliyetin mahiyeti değiştirilerek veya miktarı gerçeğin altında ya da üzerinde gösterilerek bir kısım gelirlerin gizlenmesi veya giderlerin fazla gösterilmesi suretiyle matrahın düşürülmesi, dolayısıyla az vergi vermeyi hedefleyen mükellefler tarafından sıkça işlenen fiillerden birisi muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlemek ve kullanmaktır.
Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge, 213 Sayılı Kanunun 359. maddesinde; “Gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge ise, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgedir” şeklinde tanımlanmıştır.
Gerçek bir muamelenin miktar itibarıyla gerçeğe aykırı şekilde belgeye yansıtılması, belge konusunun adet, miktar, fiyat veya tutar yönlerinden eksik veya fazla gösterilmesidir. Örneğin; elli adet satılan gömleğin otuz adet, 100 Liradan satılan bir malın 20 Liradan satılmış olarak gösterilmesi gibi, Gerçek bir muamelenin mahiyet itibarıyla gerçeğe aykırı bir şekilde belgeye yansıtılması ise satılan mal veya sunulan hizmetin cinsinin ve muamele tarihinin farklı gösterilmesidir. Örneğin; deri ceket satıldığı halde faturada kumaş ceket satılmış gibi veya mal, yeni mali yılda satıldığı halde kapanan mali yıl içinde satılmış olarak gösterilmesi gibi,
Belgede miktarın gerçeğe aykırı gösterilmesiyle bir kısım faaliyet belgelendirilmemiş, bu şekilde vergi dairesinin bilgisinden kaçırılmış olmaktadır. Mahiyetin gerçeğe aykırı biçimde gösterilmesinde ise, faaliyetin mahiyeti değiştirilerek beklenen yarar sağlanmakta, adeta vergi dairesi hataya düşürülüp kandırılmaktadır.
Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge, Vergi Usul Kanununa uygun biçimde mükellef sıfatını almış kişi tarafından düzenlenmesi gerekir. Belgenin gerçek bir muamele veya duruma dayanma zorunluluğu bunu gerektirmektedir. Ancak adına fatura düzenlenen kişinin mükellef olması şart değildir.

Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olan belge, vergi kanunlarına göre tutulması gereken ya da düzenlenen, saklanma ve ibraz mecburiyeti olan belgelerden olmalıdır. Bu belgelerin neler olduğu 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun İkinci
Kitabının “Vesikalar” başlıklı Üçüncü kısmında gösterilmiştir. Buna göre, söz konusu belgeler şunlardır: Fatura, sevk irsaliyesi, perakende satış vesikaları (perakende satış fişleri, makineli kasaların kayıt ruloları, giriş ve yolcu taşıma bilet), gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, ücret bordrosu, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi. Ayrıca Maliye Bakanlığının 213 Sayılı Kanunun Mükerrer 257. maddesinin verdiği yetkiye dayanarak düzenleme zorunluluğu getirdiği belgeler de suçun konusu olabilir.
Suç, birden fazla düzenlenmesi kanun gereği olan belgelerin her nüshasıyla asıl ve suretleri üzerinde bağımsız olarak işlenebilir.
 
Haksız kazanç sağlamak veya az vergi ödemek ya da hiç vergi ödememek suretiyle vergi kaçırmak için işlenen fiillerden biri de sahte belge düzenlemek veya kullanmaktır. Vergi kayıp ve kaçağına sebebiyet verilmesindeki oranın yüksekliğini dikkate alan kanım koyucu, sahte belge düzenlemek veya bu belgeleri kullanmak eylemleri için Vergi Usul Kanununda özel düzenleme getirme ihtiyacı duymuştur.
 
Vergi belgelerindeki sahteciliğin amacı; düzenleyen için komisyon almak suretiyle haksız kazanç sağlamak veya vergi doğuran faaliyetini vergi dairesinin bilgisi dışında tutarak vergi ödememek; kullanan için ise, gideri fazla gösterip matrahı düşürmek, dolayısıyla az vergi ödemek veya hiç ödememek veya hakkı olmayan iadesi veya indirimden yararlanmaktır. Bu bağlamda, gerçeğe aykırılık olgusu olarak sahtecilik amaç değil, araçtır.
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 359. maddesinde sahte belgenin tanımı yapılmıştır. Buna göre; gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde, varmış gibi düzenlenen belge sahte belgedir. Örneğin, satın alınmayan mal veya hizmetin alınmış gibi fatura tanzim edilmesi faaliyeti sahtecilik, düzenlenen fatura da sahte belgedir. Sahte olarak basılmış ya da mükellefin rızası dışında mükelleften elde edilmiş belgeler de sahte belgedir.
Belgenin asıl ve suretinde yapılan sahtecilik arasında fark olmayıp sahtecilik kısmen veya tamamen yapılabilir. Tamamen sahtecilik, gerçekte olmayan bir vergi olayının varmış gibi belgeye yansıtılmasıdır. Kısmen sahtecilik ise, gerçek ve gerçek olmayan muamele veya durumların aynı belgede yer almasıdır. Örneğin; gerçek emtia satışı için düzenlenen faturada ayrıca yapılmayan emtia satışının da gösterilmesi gibi, Kısmen sahte belgeyle muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belgeyi karıştırmamak gerekir. Yanıltıcı belgede, gerçek muamele veya durum mevcut olmakla
birlikte bunların mahiyet ya da miktarında gerçeğe aykırılık bulunmaktadır.
Kısmen sahte belgede ise gerçeğin yanında gerçek olmayan muamele ve durum veya yanıltıcı niteliği kabule yol açan mahiyet ve miktar dışında ve bunları aşan gerçeğe aykırılık söz konusudur.
Bu itibarla, belgesiz yapılan alım ve hizmetin başka bir mükellefîn belgesi ya da sahte belgeyle belgelendirilmesi halinde belgenin gerçek muamele veya duruma dayanmadığından sahte olduğunun kabulü gerekir. Nitekim 213 Sayılı Vergi Usul Kanunundan kaynaklanan işlere bakmakla görevli Yargıtay 11. Ceza Dairesinin istikrarlı uygulamaları da bu yöndedir. (Örneğin; 11. Ceza Dairesinin 4.12.2007 gün ve 7063-8834 ile 18.11.2013 gün ve 19291 – 17107 Sayılı kararları)
Gerçek muamele ve durumun bir başka mükellefin belgesiyle veya sahte belgeyle belgelendirilmesi durumunda, bu belgeleri kullanan mükellef failin sahteliği bildiği kabul edilmelidir. Zira belge aldığı kişiyle alım satım ilişkisinde
bulunmayan ve bunu bilen mükellef, failin alıp kullandığı belgenin sahte olduğunu bilmediği düşünülemeyecektir.
Sahtecilik, mükellefîn özel yönetmeliğine uygun olarak bastırdığı belgeler vasıta kılınarak işlenebileceği gibi, sahte basılmış belgelerle de işlenebilir. ” kararında açıklamada bulunmuştur.

Yine 84 Seri Nolu Katına Değer Vergisi Genel Tebliğinde, Mal tesliminin veya hizmet ifasının gerçek olduğu, ancak belge düzenleme yetkisi bulunmayanlar tarafından düzenlenen veya adına belge düzenlenmesi gereken kişi yerine başkası adına düzenlenmiş belgeler, kullanıcısı açısıdan muhteviyatı itibariyle yanıltıcı, düzenleyen açısından sahte belge olarak kabul edileceği belirtilmiştir. Bu durum hiç kuşkusuz ki 213 sayılı VUK 359 uncu maddesine aykırılık oluşturup oluşturmayacağı hususunu akla getirmektedir. Bu husus katıldığımız görüşe göre 359 uncu
maddeye aykırılık oluşturmaktadır