Mükellefin Bilinen En Son Adresinde Bulunamaması , 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’unda, vergiye tabi ticaret ve sanat erbabının, serbest meslek erbabının, kurumlar vergisi mükelleflerinin ve kolektif ve adi şirket ortaklarıyla komandit şirketlerin komandite ortaklarının işe başlama keyfiyetlerini gerçek kişilerde, işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde kendilerince veya 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na göre ruhsat almış avukatlar veya 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensuplarınca, şirketlerde ise şirketlerin kuruluş aşamasında işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde ticaret sicili memurluğunca ilgili vergi dairesine bildirilmesinin gerektiği hüküm altına alınmıştır. Yine işi bırakma bildiriminin de 1 ay içerisinde yapılacağı bildirilmiştir.
Mükelleflerin ilk kez işe başladığı sırada vergi idaresine müracaatlarında ibraz edilecek belgelere ilave olarak iş yeri ve ikametgâh (bilinen adresler) adreslerini de vergi dairesine bildirme zorunlulukları vardır.
Bu husus işe başlama ve işi bırakma bildirim formuna bakıldığında da görülmektedir. Mükellefler tarafından bildirilen adresler; vergisel işlemlerle ilgili hususlarda vergi dairesi ile mükellefler arasındaki iletişimde
kullanılır.
Bu nedenle mükellefin ulaşılabilecek adresinin vergi dairesindeki kayıtlarda doğru şekilde yer alması; gerek mükellefler, gerekse vergi dairesi açısından işlemlerin daha hızlı, kolay ve noksansız yürümesi
için çok önemlidir.
Mükellefler tarafından bildirilen işe başlama bildirimindeki iş yeri adresini mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddî olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmek amacıyla yoklamaya yetkili memurlarca yoklama yapılır. Yoklama her zaman yapılabilir. Bu sebepten ötürü mükelleflerin bilinen iş veya ikamet yeri adreslerinde herhangi bir değişiklik olması halinde yeni adreslerini vergi dairesine bildirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde her zaman yoklama yapabilen yoklamaya yetkili memurlar tarafından ilk bildirilen adrese mükellefiyetle ilgili maddî olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmek amacıyla yoklama için gidildiğinde bulunamayacağından mükellef tarafından işin terk edildiği tespitinde bulunulabilir.
İşi terk etmeyen sadece adresini değiştiren ve ticari faaliyeti devam ettiğinden fatura düzenlemeye devam eden mükellefin düzenlediği faturaların düzenlediği tarihten çok daha sonraki tarihlerde yapılan vergi incelemesi neticesinde vergi idaresi tarafından şüphe ile yaklaşılıp sahte fatura olduğu kanaatine varılabilir. Bu durumun önüne geçmek için adres değişiklik bildirimlerinin mutlaka vergi dairesine zamanında bildirilmesi gerekmektedir.
Vergi idaresi, bütün aramalara rağmen mükellefin bilinen adreslerinde mükellefi bulamadığı takdirde, mükellefe şüphe ile yaklaşıp mükellefin faaliyetlerini sona erdirdiğini ve düzenlediği faturaların diğer başka tespitler ile birlikte örtüştüğünde sahte fatura olabileceği ihtimali üzerinde durmaktadır”. Mükellefin Bilinen En Son Adresinde Bulunamaması Ancak burada altını çizmekte fayda gördüğümüz bir husus, mükellefin vergi idaresi tarafından adresinde bulunamamasının tek başına yeterli sayılmaması gerektiği hususudur. Aksi takdirde iyi niyetli mükellefler sahte fatura ticaretini meslek haline getiren mükellefler gibi muameleye tabi tutulabilecektir. Oysa ki; bir mükellef ölmüş olabilir ve bu durumu yakınları bilgisizliğinden ötürü vergi idaresine bildirmemiş olabilir. Yine ekonomik nedenlerden ötürü işleri bozulan bir mükellefin iş yerini kapattığını bildirmemesi durumunda sahte fatura ticareti yapmamasına rağmen bilinen adreslerinde bulunamayacağından ötürü salt bu tespit ile yetinildiği takdirde yanlış nitelendirme ile sahte fatura düzenleyicisinin muhatap kalacağı yaptırımlara maruz kalabilecektir.

Bu sebepten ötürü, mükellefin bilinen adresinde bulunamaması dışında vergisel ödevlerinin yerine getirilip getirilmediği hususunun da tespit edilerek birbirini destekler nitelikte tamamlayıcı olması gerekmektedir.
Yine bir diğer husus, mükellef tarafından düzenlenen faturaların düzenlendiği tarihten önce vergi idaresi tarafından yapılan yoklamanın esas alınması gerektiğidir. Örneğin vergi idaresi memurlarınca, mükellef
iş yerinde 2016 yılında yapılan yoklamada iş yerinin kapalı olduğunun tespit edilmesi üzerine 2016 yılından sonraki tarihlerde düzenlenen faturaların sahte olabileceği düşünülmelidir.