Bilirkişilik, özel bilgi ve uzmanlık gerektiren durumlarda hakimin kendisine yardım için
görevlendirdiği kişi veya kişilerdir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanuna göre getirilen
bilirkişilik, bir davada davanın çözümü için hakim tarafından bilinmeyen özel ve teknik bilgiyi
gerektiren durumlarda görüş ve oyuna müracaat edilen üçüncü kişi veya kişileri ifade
etmektedir. Delil sistemleri ve deliller yer ve zamana göre değişebilmektedir. Bilirkişilik
müessesesi de bu değişen yer ve zamana göre teknik bilgi ve uzmanlığa göre ortaya çıkan bir
durumdur. BİLİRKİŞİLİK MÜESSESESİ 2017 yılından itibaren yeni bir düzene sokularak 2018
yılından itibaren yeni yasayla birlikte daha düzenli ve sistemli bir duruma girmiş olacaktır.
Bir hukuksal ihtilafın çözümünde hukuk bilgisine dayanılarak çözümleme olaya uygulanacak
hukuk kuralını bulma yetkisi ve görevi hakime aittir. Anayasaya yargı yetkisinin bağımsız
mahkemelere ait olduğunu belirtmiştir.(1) Bu yetkinin başlarına devri de mümkün değildir.
Ancak, hakimin bir hukuksal ihtilafın hukuk bilgisine dayanılarak çözülebilmesi, yani olaya
hangi hukuk kuralının uygulanabileceğini anlayabilmesi için, uyuşmazlık konusu olayın
niteliğinin ortaya konulması hakkında uzmanlık gerektiren özel veya teknik bazı bilgilere
gereksinim duyulabilir. Nitekim, günümüzde iktisadi, sosyal, sanayi ve teknik gibi alanlarda
kaydedilen gelişmeler, bu sahalarda ortaya çıkabilecek ihtilaflarda ihtisas gerektiren bilgiye
giderek ihtiyaç duyulmaktadır. Bu gibi ihtiyaçlar nedeniyle bunları dikkate alan yasa
koyucular yargıca, teknik veya özel bilgiyi gerektiren hususlarda bilirkişiye müracaat yetkisi
vermektedir.(2)
5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 67/6 md hükmüne göre Cumhuriyet Savcısı, katılan,
vekili, şüpheli veya sanık, müdafii veya kanunî temsilci, yargılama konusu olayla ilgili olarak
veya bilirkişi raporunun hazırlanmasında değerlendirilmek üzere ya da bilirkişi raporu
hakkında, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler. Sadece bu nedenle ayrıca süre istenemez.
Bir davada tahlili hakim tarafından bilinmeyen özel ve teknik bilgiyi icap ettiren durumlarda
oy ve görüşüne başvurulan üçüncü kişiye veya kişilere bilirkişi denilmektedir.(3) Bilirkişi,
görüşüne başvurulan husus hakkında, özel ve teknik bilgisine dayanılarak inceleme yapar ve
vardığı sonuçları mahkemeye bildirir.(4) Başka bir ifade ile, bilirkişi sahip olduğu ihtisas bilgisi
ile yargılama evresine yardımcı olur. (5) Bilirkişi incelemesinde dava ile ilgili olarak çözümü
hakimler tarafından bilinmeyen özel ve teknik bilgisinin gerekli olduğu durumlarda müracaat
edilir. Başka bir ifade ile, hakimin teknik ve özel bilgisinin yeterli olmadığı hallerde, bilirkişi
yargıca yardımcı olur. Bu sebeple, bilirkişiye müracaat edilmesine gerek olup olmadığına
yargıç karar verecektir. Bilirkişilik, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği için herkes bilirkişi
olamayacağı gibi bilirkişi yapacak kişiler de belli öğrenim koşulu ve tecrübe
aranılacaktır.(6) Vergi yargılamasında, ceza yargılamasında bilirkişiliğin yanı sıra 5271 sayılı
CMK’nun 67/6 maddesine göre uzman mütalaası alınması yolunda sıklıkla
kullanılmaktadır.(7)

Bilirkişi raporu takdiri deliller arasında sayılmış olup, mahkeme hakimi bilirkişi raporu ile bağlı
değildir. Dava dosyasındaki diğer deliller gibi bilirkişi raporunun takdiri de mahkemenin
takdirine bırakılmıştır. Ancak hakimler, çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren
hâllerde bilirkişiye başvurdukları için genellikle kararlarını da bilirkişi raporlarına
dayandırmaktadırlar.
Eğer bilirkişi raporu gerçeği yansıtmıyorsa ne olacak? İşte böyle bir durumda raporun gerçeği
yansıtmadığını düşünen taraf 5271 sayılı kanunun 67/6.maddesi gereğince uzmanından
bilimsel mütalaa alabilir. Hatta uzman mütalaasının bilirkişi raporundan önce bilirkişinin
değerlendirmesine sunulmak üzere veya bilirkişi raporundan sonra, bilirkişi raporundaki hata
ve çelişkileri ortaya koymak amacıyla alınması mümkündür. Dileyen taraf, konusunda
uzmanlığı bilinen herhangi bir kişi veya kurumdan dava konusu olayla ilgili olarak uzman
mütalaası alarak, bu raporu dava dosyasına delil olarak sunabilir. Mahkemenin
görevlendirmiş olduğu bilirkişi raporu ile tarafların kendi seçecekleri herhangi bir uzmandan
alacakları uzman mütalaası arasında hiçbir fark bulunmamaktadır. Zira her ikisi de mahkeme
nazarında takdiri deliller arasında yer almaktadır. Örnek olarak; Bir bina inşaatında kullanılan
hazır betonun standartlara uygun olup olmadığı konusundaki bir davada, mahkemenin
görevlendirdiği İnşaat Mühendisi bir bilirkişinin raporuna karşılık, davanın taraflarından birisi
İnşaat Mühendisleri Odası veya İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ne müracaat
ederek binada kullanılan hazır betonun kalitesi hakkında bilimsel mütalaa alabilir.
Mahkemenin görevlendirdiği bilirkişinin ücreti hakimin takdir yetkisindedir. Uzman mütalaası
için ödenecek ücret ise taraflar arasında serbestçe kararlaştırılabilir.
Uzman mütalaası konusu adeta bilirkişilik kurumunun otokontrol sistemi sayılabilir. Aynı
zamanda da özel bilirkişilik kurumunun uygulamaya geçmesi anlamını taşımaktadır. Zaman
zaman çevremizden duyarız; hatalı bilirkişi raporu yüzünden davayı kaybettim diye, bilimsel
uzman mütalaası bu tür yakınmalara son verecektir. Mahkemelerin atamış olduğu
bilirkişilerin de daha dikkatli rapor düzenlemeleri konusunda yönlendirici olacaktır.(8)
Uzman bilirkişilik müessesesi ile çeşitli uyuşmazlıklar daha kolay ve isabetli bir biçimde
çözümleme olanağına kavuşmuş olacaktır. Vergi uyuşmazlıklarında uzman bilirkişiye
müracaat edilmesi daha çok vergi tekniği gibi konularda düzenlenen ve vergi inceleme
raporlarından kaynaklanan uyuşmazlıklarda uygulanabilmektedir. Vergi uyuşmazlıklarının
sonucu olarak düzenlenen gerek vergi tekniği raporları ve gerekse vergi inceleme
raporlarının yorumlanmasından doğan uyuşmazlıklarda uzman mütalaasına
başvurulmaktadır. Uzman mütalaaları daha çok asliye ceza mahkemelerinde veya konuyla
ilgili olarak Yargıtay’ın çeşitli ceza dairelerinde değerlendirilmektedir. Vergi
uyuşmazlıklarında da uzman mütalaası vergi mahkemelerinde veya Danıştay’ın ilgili
dairelerinde 5271 sayılı CMK’nun 67/6. maddesine göre uzmandan bilimsel mütalaa
alınabilmektedir.
Vergi uyuşmazlıklarında, bilirkişi ataması, seçimi gibi konular uyuşmazlığın durumuna göre
tam isabetli olamamaktadır. Ancak, bilirkişi raporlarına karşı yapılan itirazlar nedeniyle
bilirkişiler uygulamada daha çok düzenlenen iddianameler veya vergi inceleme raporlarının
tıpa tıp aynısı yönünde bilirkişi raporu düzenledikleri görülmektedir. Bazı durumlarda ise
mükellefin veya davacının veya davalının defter ve belgeleri tetkik edilmeden salt evrak
üzerinde masa başında bilirkişi raporları düzenlendiğine tanık olmaktayız.
Bilirkişi raporları, uzman mütalaası veren kişilere göre düzenledikleri raporlar bilimsel
yorumlardan uzak olduğu söylenebilir. Hatta, uygulamada bilirkişilerin düzenledikleri
raporların objektif, gerçekçi ve tutarlı olduğu konusunda çeşitli eleştiriler ileri sürülmektedir.
Uygulamada bilirkişiler özellikle Asliye Ceza mahkemelerinde vergi inceleme raporlarının
aynısını kendi raporları olarak kes/kopyala/yapıştır metodu ile tekrar etmektedirler. Bu
tekrar, aynı zamanda idare tarafından düzenlenen “Vergi Tekniği Raporları” ‘nın aynısını
bilirkişi raporu olarak aynen baz aldıkları sıklıkla rastlanmaktadır. Oysa ki bilirkişilerin
baktıkları dosyalarda inceleme yetkileri vardır. Mükelleflerin defterlerini incelemesi konu ile
ilgili evrak, fatura, irsaliye ve diğer evraklar bazında derinlemesine araştırma yetkileri
mevcuttur. Bilirkişiler, herhangi bir inceleme ya da derinlemesine bir inceleme yapmaksızın
masa başında idarenin düzenlemiş olduğu vergi inceleme raporlarını tekrar ederek, bunu da
kendi bilirkişi raporuymuş gibi mahkeme dosyasına sunmaları adalete ilkesine uygun
düşmemektedir.
——————–[1] Anayasa md.138.[2] HUMK md.275-286[3] HUMK Md. .275[4] Bilirkişi raporlarına itiraz edilebilir. Bilirkişiler tarafından düzenlenen rapor örnekleri
duruşma esnasında Cumhuriyet Savcısına, katılana, vekiline, şüpheliye veya sanığa,
müdafiine veya kanunî temsilciye doğrudan verilebileceği gibi; kendilerine iadeli taahhütlü
mektupla da gönderilebilir. (5271 s.k. md. 67/4) Bilirkişi incelemesi tamamlandığında, yeni
bilirkişi incelemesi yapılması veya itirazların bildirilmesi için istemde bulunabilmelerini
sağlamak üzere Cumhuriyet savcısına, katılana, vekiline, şüpheliye veya sanığa, müdafiine
veya kanunî temsilciye süre verilir. Bu maddede belirtilen taraflar, dayandıkları gerekçeleri
de göstermek şartıyla verilen süre içinde bilirkişi raporuna itiraz edebilirler. Süresi içinde
itiraz edilmeyen bilirkişi raporu kabul edilmiş sayılır. Bu kişilerin istemleri reddedildiğinde, üç
gün içinde bu hususta gerekçeli bir karar verilir. (5271 s.k. md. 67/5) Cumhuriyet savcısı,
katılan, vekili, şüpheli veya sanık, müdafii veya kanunî temsilci, yargılama konusu olayla ilgili
olarak veya bilirkişi raporunun hazırlanmasında değerlendirilmek üzere ya da bilirkişi raporu
hakkında, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler. Sadece bu nedenle ayrıca süre istenemez.
(5271 s.k. md. 67/6).[5] KIZILOT Şükrü – KIZILOT Zuhal, Vergi İhtilafları ve Çözüm Yolları, 19 Baskı, Yaklaşım
Yayınları, Ankara 2011, s.737.[6] GÜNEŞ Recep, “Vergi Davalarında Bilirkişilik ve Bilirkişinin Sorumlulukları”, Muhasebe ve
Denetime Bakış, Sayı:9, Mayıs 2003, s.13[7] 5271 sayılı CMK md. 63, 67 ve ilgili olarak 1086 sayılı HUMK md.275.[8] ASLAN Yaşar, “Bilirkişi Raporuna İtiraz ve Uzman Mütalaası”,İstanbul Bilirkişiler Derneği
Başkanlığı Yayınları.
Kaynak:Av. Nazlı Gaye Alpaslan Güven