6183 sayılı AATUH kanunun ilgili hükümlerine göre uygulanan hacizler, e-hacizler, üçüncü şahıslar nezdindeki mal, alacak ve menkul mal hacizleri mükellefleri adeta canından bezdirmektedir. Örneğin, kamu gücü ile uygulanan orantısız ve aşırı, ölçüsüz vergi hacizleri mükellefleri adeta kilitlemektedir.(1)
Aynı uygulamalar, SGK prim, idare para cezaları ve diğer SGK alacakları içinde 6183 sayılı yasa uygulandığı için aşırı ve taşkın hacizler SGK alacakları içinde zaman zaman görülebilmektedir.
Örneğin, bir mükellefin 23.000,00 TL borcu için Türkiye çapında bütün menkul ve gayrimenkullerine haciz uygulanması mükellefi kilitlemekte ve mağdur etmektedir. Oysaki, vergi hacizlerinin taşkın ve ölçüsüz uygulanmaması gerekecektir. Konuyla ilgili 6183 sayılı kanunun 54. Maddesinin 2. Bendinde; “amme borçlusunun borcuna yetecek miktardaki mallarının haczedilerek, paraya çevrilmesi” gerekmektedir. Buradan hareketle yukarıdaki
örnekte yer alan 23.000,00 TL’Lik bir amme alacağı için mükellefin bir adet otomobili ve ayrıca (5) adet gayrimenkul için haciz uygulanması hukuka uyarlı olamaz.(2)
Bir başka orantısız ve taşkın vergi haczi ise şu şekilde uygulanmaktadır. Mükellefin vergi borcunun 50.000,00 TL olduğunu varsayalım. Bu mükellefin Türkiye çapındaki 10 adet 250.000 TL değerinde sahibi olduğu gayrimenkullere haciz konulmuştur. Burada da görüldüğü üzere orantısız ve taşkın vergi haczi söz konusudur. Vergi hacizlerin çözülmesi sırasında da birçok problem yaşanmaktadır. Örneğin, (A) vergi dairesine olan vergi borcunun ödenerek haczin çözümlenmesi talep edildiği takdirde, Türkiye çapında diğer vergi dairelerinde de borcun bulunup bulunmadığı araştırılmakta ve buna göre (A) vergi dairesindeki gayrimenkul haczi ancak kaldırılabilmektedir. Bu uygulamanın yasal olmadığı hakkında bir çok görüş olmasına rağmen, vergi idaresi yapmış olduğu uygulamanın gelir
idaresinin kendi teşkilatına yolladığı bir iç genelgeye göre sürdürüldüğünü iddia etmektedir.

Aynı uygulamalar e-haciz kaldırılmasında da yürütülmektedir. Özellikle, taşkın ve borcun çok çok üzerindeki gayrimenkullere haciz konulması mükellefleri maddi ve manevi yönden mağdur etmektedir. Mükelleflerin kredi itibarını zedelemektedir.(3) Ayrıca, mükelleflerin iş yapmak, yatırım yapabilmek için finans kesiminden kredi talebi yönündeki tercihlerini olumsuz etkileyerek mükelleflerin piyasadaki itibarını zedeleyici etkide bulunabilmektedir.
Sonuç olarak, Maliye Bakanlığı’nın bu konuda bir genelge yayınlayarak aşırı ve taşkın vergi hacizlerini önleyici inisiyatifler kullanılması yönünde vergi dairesi yetkilerini rahatlatıcı kolaylıklar getirmesi hem idare yönünden, hem mükellefler yönünden ve hem de piyasadaki
iş potansiyelinin geliştirilmesi yönünden kolaylıklar getireceği düşünülmektedir. Özellikle
vergi borçlarının tecil ve taksitlendirilmesi konusunda vergi idaresinin bütün vergi borçlarını
kapsama alan (KDV dahil) bir uygulama içerisine girmesi ve tecil ve taksitlendirmedeki
teminatsız limitin günün koşullarına göre (örneğin 150.000 TL’ye çıkarılması) yeniden uygun
bir rakamın belirlenmesi zorunlu hale gelmiştir.
———————————–[1]Bkz. 6183 sayılı yasa md. 54/2[2]Dnş. 3. D.kararı, 11.11.2013 gün ve E:2011/1156-K:2013/4785 sayılı karar.[3]Dnş. 3. D.kararı, 28.6.2000 gün ve E:1999/2680-K:2000/2494 sayılı karar.
Kaynak:Av. Nazlı Gaye Alpaslan Güven