Dosyada vekaletnamenin bulunmadığı tespit edilirse, bu eksikliğin giderilmesi için ara kararı ile ilgiliye süre verilmesi; bu süre içinde eksiklik giderilmezse, esas hakkında inceleme yapılmadan davanın reddedilmesi gerekir.
Çünkü, vekaletname olmadan (vekil tarafından) açılan davada, davacının dava açma iradesi bulunmamaktadır.
Temsil yetkisi ile vekaletnameyi birbirinden ayırmak gerekir. Temsil yetkisinin verilmesi, hiçbir şekil şartına bağlı değildir. Buna karşılık, temsil yetkisini gösteren temsil belgesi, yani vekaletname ancak şekil şartlarına uyularak düzenlenebilmektedir. Bu nedenle, vekaletname eklenmeden açılan davada bir yandan vekilin temsil yetkisinin mi bulunmadığını, yoksa bunu gösteren temsil belgesinin mi düzenlenmediğini belirlemek; öte yandan gerek temsil yetkisinde gerek temsil yetkisinin ispatlanmasında yapılmış olan eksikliklerin giderilebilmesi için davacıya ya da vekiline bir imkan sağlamak gerekir.
Bu konudaki eksikliklerin giderilmesi bakımından değişik ihtimaller söz konusu olmaktadır:

  1. Vekaletnamesini eklemeden davayı açmış olan vekilin, dava tarihinden önce düzenlenmiş olan vekaletnamesini mahkemeye sunarak temsil yetkisini ispatlaması mümkündür.
  2. Dava açıldıktan sonra, davacının vekile vekaletname vermesi suretiyle, “icazet yolu” ile temsil eksikliği giderilebilmektedir. Bu yolla, vekilin yetkisiz olarak yaptığı işlemler geçerlik kazanmaktadır.
  3. Davacı temsil yetkisi olmayan vekilin açtığı davayı benimseyerek kendisi yürütebilir. Bu durumda da “icazet yolu” ile vekilin yaptığı işlemler geçerlik kazanmaktadır.

Davacı ya da vekili, mahkemenin belirlediği süre içinde temsil konusunda var olan eksikliği gidermezse, yargı organının davanın esasına girmeden, davayı temsil yetkisi yokluğundan reddetmesi ya da vekil tarafından yapılmış olan işlemleri yapılmamış sayması gerekmektedir.