Vergi hukukunda vekil aracılığıyla temsil anlamında vekalet ile vergi yargılaması hukukunda vekalet birbirinden farklıdır.
Vergi hukukunda vergi mükellefini temsil etmek için avukat olma şartı bulunmamaktadır.
Vekil olacak kişinin avukat olma şartı sadece ve yalnızca ilgilinin vergi yargısı organları önünde temsil edilmesi halinde aranmaktadır.
Bu bağlamda, mükellef adına tebligatın kabul edilmesi, uzlaşmaya başvurulması, hataların düzeltilmesi talebinde bulunulması, iade, mahsup ve takas başvurusunda bulunma, beyanname verme gibi yargı yoluna başvurma anlamına gelmeyen tüm vergilendirme işlemleri meslek mensupları tarafından yapılmaktadır. Bu işlerin yürütülmesinde mükellefin vekili ve temsilcisi meslek mensubudur. Bu nedenle vekil olacak kişinin avukat olması gerekmemektedir.
Avukat, vergi yargılaması hukukuna davaya vekalet çerçevesinde dahil olmaktadır.
Ancak, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda davaya vekalet konusunda özel bir düzenleme yer almamaktadır. Yapılan yollama gereği, idari/vergi yargılama(sı) hukukunda davaya vekalet ya da kanunun ifadesiyle “tarafların vekilleri” hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir (İYUK m. 31).
Davaya vekalet, esas itibariyle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 59-71. maddelerinde düzenlenmektedir.
Dava açabilme ehliyetine sahip olan herkesin, davasını bizzat ve/veya bir vekil aracılığıyla açıp yürütmesi mümkündür (HUMK m. 59/I; Av. K. m. 35/II).
Dava açma ehliyetine sahip olmayan kimseler adına, ancak kanuni temsilcileri dava açabilmekte ya da dava açmak üzere vekil tayin edebilmektedir (HUMK m. 59/II). Mahkemelerde tüzel kişileri organları ya da vekilleri temsil etmektedir (HUMK 60).