Vergi hukuku alanı, hem devlet hem de kişiler yönünden özel ve önemli bir alandır. kamu hizmetlerinin zamanında ve gereği gibi yerine getirebilmek için yeterli kamu gelirine ihtiyaç duymakta; bunu sağlayabilmek için kişilerin gelirlerine el uzatmaktadır. Kişiler de, yürürlükte bulunan mali kanunlar çerçevesinde adlarına tahakkuk etmesi gereken vergileri ya hiç ödememek veya olabildiğince az ödemek gayreti içine girmektedir.
Ortaya çıkan çıkarlar çatışmasını hukuka uygun bir çıkarlar dengesine dönüştürmek ve bu dengeyi devam ettirmek vergi hukukunun görevi olmaktadır. Çünkü, vergi hukuku, bir bütün olarak devlet ile kişiler arasındaki çıkarlar dengesini kurmaya ve korumaya çalışmaktadır.
Vergi hukuku, hukuk fakültesi mezunlarının ve avukatların pek müdahil olamadığı bir hukuk dalıdır. Vergi kanunu taslaklarının hazırlanması ve bunların tasarı haline dönüştürülmesi maliye bürokrasisi tarafından yapılmaktadır.
Oysa, maliye bürokrasisinde, hazine avukatları ve vergi avukatları dışında hemen hiç Hukuk fakültesi mezunu hukukçu bulunmamaktadır.

Hukuk fakültesi mezunu hukukçu ve avukat  milletvekillerinin, vergi hukukunu bilmedikleri ve sahiplenmediklerinden, vergi kanunu tasarılarının Bütçe-Plan Komisyonu’nda, meclis komisyon ve genel kurulunda görüşülmesi sırasında kayda değer bir etkileri olamamaktadır.
Hukuk fakültesi mezunu hukukçu ve avukat milletvekilleri, vergi hukukunu kendilerine uzak bir alan olarak gördükleri için, Genel Kurul’da, tasarının görüşülmesi sırasında da, tasarı metnini etkileme gayreti içine girememektedir.
Bu şekilde kabul edilen kanunların uygulamasını vergi idaresi yapmaktadır. Vergi idaresinde, memur ve denetim elemanı olarak görev yapan Hukuk fakültesi mezunu hukukçuya pek rastlanmamaktadır.
Vergi uygulamalarından kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde görevli vergi yargısı organlarında da Hukuk fakültesi mezunu vergi hakimleri azınlıkta kalmaktadır.
Vergi hukukçusu olmak için, vergi muhasebesi bilgisine sahip olmak ve vergi dairesi yada gümrük idaresinin uygulamalarını bilmek lazımdır.
Başka bir deyişle, vergi muhasebesi bilgisine sahip olmak ve vergi dairesi yada gümrük idaresinin uygulamalarını bilmeyen bir hukukçunun vergi hukukçusu olması mümkün değildir.
Vergi yargısı, vergi uyuşmazlıklarının çözümü görevini üç mercili ve iki dereceli bir yapı içinde yerine getirmektedir. Vergi uyuşmazlıklarının çözümünde görevli merciler, vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay’dır. Vergi yargısında istinaf mahkemesi bulunmamaktadır. Vergi mahkemeleri, kural olarak, heyet halinde çalışmaktadır (BİMK7 m.
Tek hakimin gördüğü davalara ilişkin kararlara karşı itiraz yoluna başvurulmaktadır (BİMK m. 8). İtiraz mercii, Bölge İdare Mahkemesidir. Bölge idare mahkemesinin kararları kesindir; bu kararlara karşı bir üst mercie başvurulamamaktadır (İYUK m. 45). Heyet halinde bakılan davalara ilişkin kararlara karşı temyiz yoluna başvurulmaktadır. Temyiz mercii, Danıştay’dır ve kararları kesindir (Dş. K. m. 23; İYUK m. 46 vd).
Vergi yargısının en önemli işlevi uyuşmazlıkları hukuka uygun olarak çözmektir.
Vergi yargısında çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar, hiç şüphesiz, vergilendirme işlemlerinin hukuka aykırılığı iddiasından kaynaklanmaktadır. Uyuşmazlığın hukuk ve adalete uygun bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi, uyuşmazlık konusu olay ve olguların gereği gibi anlaşılmasına bağlıdır. Bunu sağlama ödevi, başta taraflar olmak üzere, yargılama hukuku süjelerine aittir.
Hukuki sorunların ve/veya uyuşmazlıkların ortaya çıkması halinde, bu konularda yeterli bilgisi olmayan şahısların hukuki yardıma ihtiyaç duyması kaçınılmazdır.
Bu yardımın mükellefin mali müşaviri, gümrük müşaviri ve  avukatı tarafından yapılması gerekmektedir. İdare ile olan sorunların çözümünde mükellefin en yakın temsilcisi mali müşaviri tarafından sorun çözülür. Avukatlar daha çok adli mahkemelerdeki sorunların çözümünde devreye girmektedirler.
Türk hukukunda davaların avukatla takip edilmesi mecburiyeti yoktur. Ancak, mahkemelerde temsilde, yardımda bulunma konusunda avukatlar tekele sahiptir (Av. K. m. 35).
Fakat, vergi yargılaması hukuku alanında bu tekel işlevsiz kalmakta ve avukatların ilgisizliği ve bilgisizliği yüzünden, bu alanda faaliyet gösteren meslek mensublarının (eski maliyeci, emekli vergi hakimi mali müşavirlerin) fiilen vergi mükellefi savunuculuğu (avukatlık ) yaptığı bir alan haline gelmektedir.