Danıştay 7. Dairesi |
Tarih : 15.02.2018 |
Esas No : 2016/1946 |
Karar No : 2018/935 AATUH Md. 9, 13, 17 |
İHTİYATİ HACİZ VE İHTİYATİ TAHAKKUK UYGULAMASI |
İlgililer hakkında ihtiyati haciz kararı alınabilmesi için incelemenin henüz tamamlanmamış olması gerektiği, vergi incelemesi tamamlandıktan sonra ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararı alınamayacağı hk.
İstemin özeti: Davacının 2008 yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen Vergi İnceleme Raporu uyarınca, 2008 yılının muhtelif dönemleri için re’sen tarhedilen özel tüketim vergileri ve kesilen vergi ziyaı cezaları nedeniyle, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 13. maddesinin 3. fıkrası ve 17. maddesi uyarınca alınan ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararlarının iptali istemiyle açılan davayı; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddede sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanılması halinde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairesince ihtiyati tahakkuk, ihtiyati haciz işlemlerinin tesis edilebileceği, bu işlemlerin tesis edilebilmesi için ayrıca bir şartın aranmadığı gerekçesiyle reddeden Vergi Mahkemesi kararının; olayda ithiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararı alınmasını gerektiren şartların gerçekleşmediği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Karar: Temyiz başvurusu; davacının 2008 yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen Vergi İnceleme Raporu uyarınca, 2008 yılının muhtelif dönemleri için re’sen tarh edilen özel tüketim vergileri ve kesilen vergi ziyaı cezaları nedeniyle, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 13. maddesinin 3. fıkrası ve 17. maddesi uyarınca alınan ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararlarının iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 13. maddesinin 1. fıkrasında, 9. madde gereğince teminat istenmesini mucip haller mevcut ise, hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre derhal tatbik olunacağı, 9. maddesinde ise, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği ifade edilmiştir.
6183 sayılı Kanun’un kamu alacağının korunması ile ilgili hükümlerini kapsayan Birinci Kısmının İkinci Bölümünde yer alan teminat istenilmesi, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk müesseseleri, henüz kamu alacağı olma niteliği kazanmamış vergi ve cezaların, tahakkuk ettikleri tarihte karşılaşılabilecek tahsil imkansızlığına bir önlem olarak öngörülmüştür. Vergi incelemesinin devam ettiği durumlarda yapılan ilk hesaplamalara göre teminat istenebilecek ve ihtiyati haciz kararı alınabilecektir. Diğer bir deyimle, bu madde uyarınca ilgililer hakkında ihtiyati haciz kararı alınabilmesi için incelemenin henüz tamamlanmamış olması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, davacı adına düzenlenen vergi inceleme raporları 22.05.2012 tarihinde tamamlandıktan sonra 23.07.2012 tarihinde dava konusu ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararının alındığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, vergi incelemesi tamamlandıktan sonra ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararı alınamayacağından, davaya konu işlemlerde ve buna karşı açılan davayı reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine, Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere oyçokluğu ile karar verildi(*)(**).
(*) KARŞI OY: Temyiz başvurusu; davacının 2008 yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen Vergi İnceleme Raporu uyarınca, 2008 yılının muhtelif dönemleri için özel tüketim vergileri salınmadan ve vergi zıyaı cezaları kesilmeden önce, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 17. maddesi uyarınca ihtiyati tahakkuk yapılması ve 13. maddesinin 3. fıkrası uyarınca ihtiyati haciz uygulanması yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararının, bozulması istemine ilişkindir.
6183 sayılı Yasa’nın Birinci Kısmının İkinci Bölümü, kamu alacağının korunması ile ilgili hükümleri kapsamaktadır. Bu Bölümde; teminat istenmesi, ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk ve diğer korunma hükümleri yer almaktadır. Teminat istenmesi, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz; henüz kamu alacağı olma niteliği kazanmamış vergi ve cezaların, tahakkuk ettikleri tarihte karşılaşılabilecek tahsil imkansızlığına bir önlem olarak öngörülmüştür.
6183 sayılı Yasa’nın 9. maddesi metninde; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde, vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat istenmesi kurala bağlanmıştır. Teminat istenmesini gerektiren durumların varlığı, 13. maddenin birinci fıkrasına bağlı (1) işaretli bent gereğince, hiçbir müddetle kayıtlı olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla ve haczin yapılmasına ilişkin kurallara göre ihtiyati haciz uygulanmasını ve 17. maddenin birinci fıkrası ile ikinci fıkrasına bağlı (1) işaretli bent uyarınca henüz tahakkuk etmemiş vergi ve cezaların ihtiyaten tahakkuk ettirilmesini de gerektirmektedir. Yasa, 213 sayılı Yasanın 344. maddede öngörülen durumlara ilişkin bir kamu alacağının salınması için gereken işlemlere başlanmış olmasını, yapılacak tarhiyata esas oluşturacak ve ilk hesaplamalara göre belirlenen vergi ve cezaların ihtiyaten tahakkuk ettirilerek teminat istenmesine yeterli saymıştır. 6183 sayılı Yasa’nın 18 ve 19. maddelerine göre matrahı belli olan vergi ve cezalar, itirazlı olsun olmasın, hesap edilen miktar üzerinden derhal tahakkuk ettirilmekte ancak, kanunlarına göre ödeme zamanları gelmeden tahsil edilmemekte ve itirazlı tarhiyatlarda kesinleşmenin vukuundan sonra hususi Kanun’un gerektirdiği tahakkukla, ihtiyati tahakkuk arasındaki farkın düzeltilmesi gerekmektedir. Bu düzenlemeler nedeniyle; özel Kanunlarına göre henüz tahakkuk etmemiş vergi ve cezalar hakkında, kamu alacağının güvenceye bağlanması amacıyla öngörülen teminat istenmesi; ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati hacze karşı açılacak davaların, dava konusu edilmekle tahsili duran vergi ve cezalar hakkında yapılacak yargılamadan ayrı ve bağımsız olarak incelenmesi gerekmektedir.
2008 takvim yılına ilişkin işlemleri incelenen davacı şirket adına, inceleme raporu 22.05.2012 tarihinde düzenlenmiş, vergi inceleme raporlarında önerilen vergilendirmelere ilişkin ihbarnameler ise 07.08.2012 tarihinde tebliğ edilmiş ve 23.07.2012 tarihli ve 4000 ve 4007 sayılı dava konusu işlemler ile davacının vergi dairesinde kayıtlı bulunan mallarına ihtiyati haciz konulması istenildiğinde tartışma bulunmadığından; ihtiyati tahakkuk, ihtiyati haciz işlemlerinin tesis edildiği tarihte, anılan işlemler için öngörülen nedenin gerçekleştiği açıktır. Diğer bir ifadeyle, vergi inceleme raporlarının tamamlandığı tarihten sonra ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz uygulandığı anlaşılmakta ise de, vergi inceleme raporlarında önerilen vergilendirmelere ilişkin ihbarnamelerin, dava konusu işlemden sonra, 07.08.2012 tarihinde tebliğ edildiği, işlemin tesis edildiği tarihte öngörülen nedenin gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece verilen ara kararına davalı İdarece sunulan cevapta, vergi inceleme raporunda yer alan tespitler dışında tesis edilen işlemin maddi ve hukuki dayanakları ortaya konulmadığı gibi bu husus mahkemece de değerlendirilmemiştir.
Temyiz isteminin açıklanan nedenle kabulü ve mahkeme kararının bozulması gerektiği oyu ile, karara katılmıyorum.
(**) KARŞI OY: Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ve anılan mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.