Ekonominin hiçbir yerde değişmeyen her ülke ve toplum için, o ülke şartlarına göre gerek yazılı gerek yazılı olmayan kuralları vardır ve evrensel geçerliliğe sahiptir. Ticaret de,  bu kurallar ve kurallara bağlı kalan uygulamalar içerisindedir. Ülkemizdeki bu uygulamalardaki unsurlardan en önemlilerinden bir tanesi de ticarette kullanılan çeklerdir. 
Çek karşılığında alınan malların piyasaya nakit olarak düşük fiyatla satıldığı ancak çeklerin vadesi geldiğinde karşılıksız çıktığı durumlarla son zamanlarda sıkça karşılaşılmaktadır. Karşılıksız çek düzenleyenler, bankaları paravan firmalar kurarak hayali bilançolarla yanıltmakta ve kolaylıkla çek defterleri temin edebilmektedirler. 
Ticarette ödeme aracı olarak kullanılan çek, görüldüğü yerde ödenmesi gereken vadesiz bir enstrümandır. Ülkemizdeki ticarette ise çek; genellikle vadeli ödemeler için kullanıldığından kredi enstrümanı olarak algılanmaktadır.
Modem fiyat parasal sistemde para; krediler vasıtası ile üretilir. Krediler parasal sistemin bilançosunda kredi kullanan için pasif, kullandıran için aktif tarafta yer almaktadır. Ekonomideki para arzı tespit edilirken fon transferine aracılık eden bankacılık sisteminin bilançosu baz alınır. Bilançonun aktif ve pasifleri birbirine eşittir. Bankacılık sisteminin aktiflerinde hazine tahvilleri ve krediler yer alırken, bu hesapların simetrikleri de banka pasiflerinde mevduat ve benzerleri ile yer alır. İşte para arzı bu mevduat ve benzeri hesapların vade, likidite v.s. özelliklerine göre hesaplanır. Buna bir tür özel sektörün para arzı diyebiliriz.
İşte Çek bu aşamada devreye girer, yukarıda da belirttiğimiz gibi çek ülkemizde kredi enstrümanı olarak kullanılır. Ama bu kredinin banka kredilerinden çok önemli bir farkı vardır. Bu fark çek’in önünü açtığı kredinin bankacılık sektörü dışında gerçekleşmesinden ileri gelir, yani reel ekonomi kendi içinde kredi üretmektedir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi ekonomide para krediler vasıtası ile yaratıldığından çekler vasıtasıyla ekonomide para üretilmiş olmaktadır.
Çek; üreten/satıcı/aracı tarafından kabul edildiğinde para üretilmiş olmaktadır. Daha sonradan bu çek ciro edilerek piyasada sirküle edildikçe para üretmeye/yerine geçmeye devam eder. Bunu paranın bir şekilde kendini devir etmesi olarak düşünebiliriz. Dolayısıyla tek bir çek defalarca dönerek birçok ticari işlemi birden gerçekleştirir. Buda çek’i çok etkin bir finansman aracına dönüştürür.
Finansman aracına dönen çek; reel sektörde üreten için çok ciddi bir banka dışı finansman kaynağını oluşturur. Firmalar normal faaliyetleri sırasında nihai ürünlerini piyasaya arz edip mal bedelini nakit olarak tahsil etmeden önce hammadde alımından cari giderlere kadar birçok harcama yapmak durumundadır. İşte çek bu aşamada devreye girer. Finansman ihtiyacı olan firmalar bu çekleri tedarikçilerine ciro ederler ya da bir banka veya faktoring şirketine kırdırırlar. Özellikle ciro edilen çekler piyasada defalarca dönerek reel sektöre banka dışı finansman kaynağı temin ederler.
Çekler karşılıksız çıkar ise işte sarmal o zaman tam tersine döner, tedarik zincirinde bu çekleri iyi niyetli olarak birbirine ciro eden firmalar ödenmeyen çek bedelleri sebebi ile paraya sıkışır, iflas eder ya da ekonominin döngüsüne sekte vurulacak şekilde zarar ederler.
Karşılıksız çek; çeki alan kişinin ilgili bankaya ibraz etmesi üzerine ilgili banka hesabında çekte yazılı tutarın bulunmamasını ifade eder. Karşılıksız çek düzenleme fiillerinde hapis cezası 2012 de yapılan yasal düzenlemeyle kaldırılmıştır.   Hapis cezasının yerine  çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı getirilmiştir.

31.01.2012 tarih 6273  Sayılı Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 4.maddesine göre; Karşılıksız kalan çek bedelinin, çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödenmesi hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı Cumhuriyet savcısı tarafından  kaldırılır. 
Düzenlediği faturalarda belirtilen hacimde ticaret yapacak organizasyona sahip olmama, işyeri, depo, nakil vasıtası, sermaye durumu, çalıştırdıkları işçi sayısı, bankacılık işlemleri gibi ticari aktiviteyi sağlayan unsurlara ya hiç sahip olmadıkları ya da küçük ölçekte iş yapacak düzeyde bulundukları, bilinen iş yeri ve ortakların ikametgah adreslerinde bilinip tanınmadıkları, ilgili firmalara ve ortaklara ulaşamadığı, firmaların sık sık el değiştirdiği, ortaklarının da genelde aynı kişilerin olduğu , yüksek miktarlarda katma değer matrahı beyan etmelerine karşılık, bazı firmaların beyannamelerinde hiçbir dönem ödenecek katma değer vergisi çıkmaması, bazı firmaların kurumlar vergisi ve katma değer vergisi beyannamelerini vermedikleri ve benzeri hususların sabit olması, o firmaların düzenledikleri belgelerin sahte ve yanıltıcı olduğunun göstergesidir.
213 sayılı VUK’un 359/B-1 bendinde sahte fatura şöyle tanımlanmıştır. “Sahte belge, gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgedir” Sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında, VUK’ un 333, 359 ve 367. maddeleri gereğince vergi suçu raporu tanzim edilmektedir. Sahte fatura düzenleyenlerin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b maddesinde belirtilen kaçakçılık suçunu işlediği gerekçesiyle düzenlenen vergi suçu raporlarında suçun faili olan kişilerin üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları istenmektedir. 
Üçüncü şahıslar üzerine paravan şirketler kurup, bu paravan şirketlerin kendi arasında yaptığı ticaretten sebep yükselen kredi notları sonucu yine bu firmalar ya da şahıslar adına bankalardan çek koçanları alınmaktadır. Bankalar, kağıt üzerinde yüksek ciroya sahip bu paravan şirketlere çek koçanı verme konusunda herhangi bir tereddüt yaşamamaktadır. Kağıt üzerinde yüksek cirolu olan bu paravan firmalar  bankalardan almış oldukları çek koçanları sayesinde  çek karşılığı aldıkları malları yarı ya da üçte bir fiyatına piyasaya satarak malı nakit paraya çevirmektedirler. Bu çeklerin vadesi geldiğinde bu paravan firmalara mal ve/veya hizmet satan kişi yada firmalar bankalara gittiklerinde çeklerin karşılıksız olduğu gerçeği ile yüz yüze gelmektedirler ve mağdur olmaktadırlar. Mağdur olan bu kişi yada firmaların savcılıklara başvurması sonucunda paravan şirketler ve bunların arkasındaki gerçek kişiler ortaya çıkmaktadır.
Paravan şirketler, kendi aralarındaki göstermelik ticareti sahte fatura düzenlemek suretiyle gerçekleştirmektedirler. Bu anlamda paravan şirketler bankalara karşı ticari itibarlarını yüksek tutmak için birbirlerine yüksek tutarlı faturalar düzenlemektedirler ve bu faturaların karşılığında birbirlerinden herhangi bir mal ve hizmet alışında bulunmamaktadırlar. Bu anlamda karşılıksız çek piyasası, sahte belge düzenleme fiilini arttırmakta ve teşvik etmektedir.
Karşılıksız çek ve sahte fatura düzenlemenin yarattığı önemli gördüğümüz temel sonuçlar aşağıda madde numaralarıyla belirtilmiştir.
1- Çeklerin arkası yazılmakta, senetler protesto edilmekte, akut bir parasızlık ve likidite sıkıntısı reel sektörü kanserojen bir hastalık gibi kemirmektedir.
2- Karşılıksız çeki alanlar,  nakit parayı temin edemediklerinden ya iflas etmekte ya da bankalardan yüksel reel faizlerden krediler kullanarak piyasanın daha da fazla paraya sıkışmasına neden olmaktadır.
3- Paravan şirketlerce  karşılıksız çıkacak olan Çek ya da sahte olarak üretilen Çek ile mağdurlardan satın alınan mal/ürün/hizmet, temin edilen değerin yarı ya da üçte bir fiyatına piyasaya kolayca satılarak yüksek meblağlarda haksız kazanç sağlandığı için haksız rekabetin önü açılmaktadır.
4- Toplumumuzun temel taşı olan aile bütünlüğü bozulmaktadır.
5- Karşılıksız çek piyasası, sahte fatura düzenlemeyi teşvik etmekte, bu da  vergisel kayıplara neden olmaktadır.
6- Mali ve adli teşkilatlar, karşılıksız çek ve sahte fatura düzenleme fiilleri nedeniyle mesailerinin büyük çoğunluğunu bu işlere harcamaktadırlar.
Üçüncü şahıslar üzerine paravan firmalar kurularak kendi aralarında ticaret yapmış gibi gösterilerek yükselen kredi notları sonucu bankalardan çek koçanları alındığı ve çek karşılığında alınan malların piyasaya nakit olarak düşük fiyatla satıldığı ancak alınan çeklerin vadesi geldiğinde karşılıksız çıktığı durumlarla son zamanlarda sıkça karşılaşılmaktadır. Paravan şirketler bankalara karşı ticari itibarlarını yüksek tutmak ve çek defteri alabilmek için birbirlerine yüksek tutarlı faturalar düzenlemektedirler ve bu faturaların karşılığında birbirlerinden herhangi bir mal ve hizmet alışında bulunmamaktadırlar. Bu anlamda karşılıksız çek piyasası, sahte belge düzenleme fiilini arttırmakta ve teşvik etmektedir. Karşılıksız çek düzenlemek için başvurulan sahte fatura düzenleme fiili, makalemizin önceki bölümlerinde ayrıntılı olarak izah ettiğimiz üzere karşılıksız çek düzenleme fiilinden daha ağır yaptırımlara tabidir. Karşılıksız çek ve sahte fatura düzenlemenin yarattığı önemli gördüğümüz temel sonuçlara makalemizin 3.bölümünde yer verilmiş olup, Toplumumuzun temel taşı olan aile bütünlüğü bozulması sonucu başka bir çok maddi ve manevi olumsuz sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Karşılıksız çekin önüne geçilmesi sahte fatura düzenleme fiillerini de azaltacaktır. Karşılıksız çek düzenleme fiilinin sahte fatura düzenleme fiilinden daha az  bir yaptırımının olmaması gerektiği düşüncesindeyiz. Bu anlamda sahte fatura düzenleme fiili sonucunda öngörülmüş olan 3-5 yıl hapis cezasının karşılıksız çek düzenleme fiillerine de uygulanması gerektiği düşünüyoruz. Bunun için yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.