İhale Hacizlerinde Personel Ücretlerinin Haciz Edilememesi

Vergi borcundan kaynaklanan müteahhitlerin ihale merciileri nezdindeki teminat ve hak edişleri üzerine tatbik edilen hacizler sırasında personel ücretlerinin haciz edilemeyeceği

Piyasada kamu kurum ve kuruluşlarına iş yapan pek çok müteahhitler istihkak alımı sırasında bağlı oldukları vergi dairelerine borcu yoktur kağıdı veya başka bir deyimle “ilişiksiz belgesi” sunmaktadırlar.  Bu ilişiksiz belgesi sunulması işlemi müteahhidin bağlı olduğu vergi dairesi  ile ihale makamı saymanlığı arasında Internet ortamında veya faks ile ilişki kurmaktadır.  Böylece bu muhaberat sonucunda müteahhidin borcu olması halinde bu borç otomatik olarak istihkaktan kesilmektedir.    Başka bir ifade ile, istihkak sahibi olan müteahhidin  hak edişinden vergi borcu mahsup edilerek kalan kısım var ise müteahhide ödenmektedir. 
Uygulamada bu durum müteahhitler bakımından önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. İstihkaktan vergi borcunun kesilmesi müteahhit açısından   bir prestij kaybı ve onur meselesi olarak değerlendirilmektedir.  Önemli olan en doğru uygulama ise istihkak ödemesi yapılmazdan önce müteahhidin vergi dairesine olan borçlarını  ödeyip, borcu sıfırlanarak ve temiz kağıdı alınarak ihale makamlarından istihkaklarını net ve kesintisiz bir şekilde ödenmesinin sağlanmasıdır.  Ancak çoğu zaman bu uygulama müteahhitlerin nakit sıkıntısı çekmeleri dolayısıyla istihkaktan vergi borçlarının tamamı kesilebilmektedir.  Üste bir şey kaldığı takdirde müteahhide bu mütebaki kısım ödenmektedir. Bazı hallerde ise, borç istihkaktan fazla olabilmekte ve geriye müteahhide ödenecek bir şey kalmamaktadır.İhale Hacizlerinde Personel Ücretlerinin Haciz Edilememesi Asıl konumuza gelecek olursak, uygulamada ihale makamları nezdindeki teminat ve istihkaklar üzerine yürütülen vergi hacizleri ile iş yerinde bulunan tesisat, malzeme, ham, yarı işlenmiş ve tam işlenmiş mallar ve başka kıymetler üzerinde yapılan hacizlerin işçi ücretlerinin içerip, içermediği konusunda bir kısım tereddütler ortaya çıkmış olup, bu konu hakkında Maliye Bakanlığı’ndan  görüş belirtmesi bazı müteahhidler tarafından   istenilmiştir.
Bilindiği gibi 6183 sayılı AATUHK’nun 54. ve müteakip maddelerinde  amme alacağının cebren  takip ve tahsil esasları hükme bağlanmış, amme borçlusunun borcuna  yetecek miktardaki  malların haczedilerek  paraya çevrilmesi, bu esaslardan biri olarak düzenlenmiştir. 

Öte yandan, 6183 sayılı kanunun 70. maddesinde

de özel yasalarında haczi olanaksız olan malların haczedilmeyeceği hükme bağlanmıştır.  Müteahhitlik veya öteki iş kollarında faaliyet sürdüren mükelleflerin ödenmemiş olan kamu borcu dolayısıyla ihale makamları nezdindeki   teminat ve istihkakları üzerine konulan hacizlerin personel ücretlerini  kapsayıp/kapsamayacağı konusu Maliye Bakanlığı tarafından bir iç genelge ile 2005 yılında çözüme kavuşturulmuştur(1).  Buna göre, 4857 sayılı iş yasasının 32. maddesinde ücretin tarifi konusundaki bilgilere yer verilerek ücret ve ücretin ödenmesi açıklanmıştır.  Yine 4857 sayılı yasanın 36. maddesinde de kamu makamlarının ve asıl işverenlerin hak edişlerinden ücret kesme mükellefiyetine yer verilmiştir.   
Bir işverenin üçüncü kişiye karşı olan  borçlarından ötürü işyerinde bulunan tesisat, malzeme, ham, yarı işlenmiş ve tam işlenmiş mallar ve başka değerler üzerinde yapılacak icra ve haciz takibi, bu işyerinde çalışan personelin icra kararının alındığı tarihten evvelki üç aylık dönem içindeki  ücret (maaş)  alacaklarını karşılayacak bölüm ayrıldıktan sonra kalan kısım üzerinde hüküm ifade eder hükmü gereği istihkakların tamamı vergi borcu dolayısıyla haciz edilmeyecektir.
Özetle, gerek müteahhitlik sektöründe ve gerekse öteki iş kollarında faaliyette bulunan  kişilerin ödenmemiş  amme borçları dolayısıyla  ihale makamları nezdindeki teminat ve istihkakları üzerine tatbik edilen hacizler nedeniyle  yapılacak kesintilerin, işçilerin her hak ediş dönemi için olan ücret alacaklarının üç aylık tutarı hariç bırakılarak uygulanması gerekmektedir. Hak ediş dönemlerinin aylık olması halinde ise haciz dışı bırakılacak işçi ücretlerinin ilgili aya ait işçi ücretleri olduğu tabiidir.
Öte yandan, haciz tatbik edilebilecek hak ediş tutarının belirlenmesinde esas alınması gereken  ücret kavramından, kesintiler yapıldıktan sonra işçinin eline geçen net ücret tutarının anlaşılması gerekmekte olup bu şekilde tespit edilen ücret tutarları dışında ise hak edişlerin haczini engelleyecek bir unsur bulunmamaktadır.

4857 sayılı kanunun 36. maddesinin 4. fıkrasında

“Bir işverenin üçüncü kişiye karşı olan borçlarından dolayı işyerinde bulunan tesisat, malzeme, ham, yarı işlenmiş ve tam işlenmiş  mallar ve başka kıymetler üzerinde yapılacak haciz ve icra takibi, bu  işyerinde çalışan işçilerin icra kararının alındığı tarihten  önceki üç aylık dönem içindeki ücret alacaklarını karşılayacak kısım ayrıldıktan sonra, kalan kısım üzerinde hüküm ifade eder, hükmü yer almaktadır.
6183 sayılı kanun gereğince yapılacak takiplerde, söz konusu hüküm, haciz varakasının imzalandığı tarih esas alınarak işçilerin bu tarihten önceki üç aylık net ücret alacaklarının  ödenmediğinin iddia edilmesi ve bu yönde tespitin bulunması halinde, ücret alacaklarını karşılayacak kısım ayrıldıktan sonra, kalan kısım üzerinde icrai takibat yapılmak suretiyle   uygulanacaktır.
Ayrıca,  4734 sayılı  Kamu İhale Kanunun 34. maddesinde teminat olarak kabul edilecek değerler sayılmış ve maddenin son fıkrasında “Her ne suretle olursa olsun, idarece alınan teminatlar haczedilemez ve üzerine ihtiyati tedbir konulamaz.” Hükmüne yer verilmiştir.

Sonuç olarak, Kamu İhale Kanunu kapsamında yapılan ihalelerde idarece alınan teminatların idarede bulunduğu sürede  haczi söz konusu olmayıp, bu teminatların  yükleniciye iadesi sırasında (banka teminat mektupları  verildiği amacın dışında paraya çevrilemeyeceğinden bu  mektuplar hariç) haciz uygulanabilecekti
—————————————
(1) Maliye Bakanlığı Tahsilat İç Genelgesi, 18.1.2005 gün ve  Seri No 2005/2