Cumhuriyet Döneminde Mükellef Haklarının Gelişimi,

Cumhuriyet kurulduktan sonraki dönemde de mükellef hakları konusundaki gelişmeleri anlayabilmek için anayasaları incelemek gerekmektedir. TBMM’nin toplanmasından sonra oluşturulan ilk anayasa olan 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasi-ye Kanunu, dönemin içinde bulunduğu koşullara uygun olarak hazırlanan kısa bir çerçeve anayasa niteliğindedir”. Bu nedenle 1921 Anayasası’nda vergilendirmeye ilişkin hükümlere yer verilmemiştir.
Kişi hak ve özgürlüklerini düzenlemeyen 1921 Anayasası’nın aksine, 1924 Anayasası “Türklerin Hukuku Âmmesi” başlığı altında bu hak ve özgürlüklere yer vermiştir. Günümüzdeki sınıflandırmadan farklı olarak tek bir başlık altında düzenlenen kamu hakları arasında sayılan vergi, anayasal statüde ilk ve son kez 84. maddenin ilk fıkrasında “devletin genel giderleri için, halkın pay vermesi demektir” şeklinde tanımlanmıştır”. Ayrıca 85. maddede “Vergiler ancak kanunla salınır ve alınır” hükmüyle vergilemede kanunilik ilkesi düzenlenmiştir.Böylece 1924 Anayasası’nda mükellef haklarının korunmasını sağlayan ilk anayasal düzenlemeler yapılmıştır.Cumhuriyet Döneminde Mükellef Haklarının Gelişimi Türk Anayasa tarihinde Sened-i İttifak’la başladığı kabul edilen “hukuk devleti”ne gidiş süreci, 1961 Anayasası’yla somutlaşmıştır”‘7. Bu Anayasa’nın getirdiği en önemli yeniliklerden biri Türkiye Cumhuriyeti’nin, insan haklarına ve anayasada belirtilen temel ilkelere dayanan, milli, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunun kabul edilmesidir. Hukuk devleti haline gelen Türkiye Cumhuriyeti’nde insan hakları ve bunun bir parçası olan mükellef haklarının korunması da bir anlamda güvence altına alınmıştır.
Ayrıca bu anayasa ile kurulan Anayasa Mahkemesi tarafından kanunların anayasaya uygunluk denetiminin yapılması, vergileme ilkelerinin somutlaşmasına katkı sağlamıştır. 1961 Anayasası’nın getirdiği yeni durumlardan biri de, vergileme konusunu “Siyasi Haklar ve Ödevler” bölümü içinde “Vergi Ödevi” başlığı altında 61. Maddede düzenlemesidir”?. Bu maddede vergilemede genellik, karşılıklılık, mali güç ve kanunilik ilkelerine yer verilmiştir. Böylece mükellefin haklarını koruyan somut ilkeler yürürlüğe konulmuştur. Diğer taraftan 1971 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile 61. maddeye eklenen son fıkra uyarınca Bakanlar Kurulu’na belirli şartlar altında muafiyet ve istisnalarla nispet ve hadlere ilişkin değişiklik yapma yetkisi getirilerek, anayasal temelde yürütme organına vergilendirme yetkisi devredilmiştir”.

1982 Anayasası’nda

vergileme konusu 1961 Anayasası’na benzer bir şekilde “Siyasal Haklar ve Ödevler” içinde “Vergi Ödevi” başlığıyla 73. Maddede düzenlenmiştir. Madde metninde açıkça vergilemede genellik, karşılıklılık, mali güç, kanunilik ilkelerinin düzenlendiği görülmektedir. Ayrıca Anayasa’nın kabul ettiği “sosyal hukuk devleti” olma anlayışının bir uzantısı olarak vergilemede adalet ilkesi bir yenilik olarak ortaya çıkmıştır”. Bunun yanında 1961 Anayasası kanunılık ilkesini sadece vergilerin konulmasında kabul etmişken; 1982 Anayasası kanunilik ilkesinin vergilerin değiştirilmesi ve kaldırılmasında da aranacağını vurgulamıştır “.
Vergileme ilkeleri göz önünde bulundurulduğunda; vergilendirmede kanunilik ilkesi (md.73/3), genellik ilkesi (73/1), karşılıklılık ilkesi (md.73/1), mali güç ilkesi (md.73/1), eşitlik ilkesi (md.10, md.73/1), adalet ilkesi (md.73/2) gibi ilkelerin mükelleflerin haklarına da yönelik olduğu söylenebilir. Ayrıca hukuk devleti ilkesi (md.2) ve buna bağlı olarak kanuni idare ilkesi (md.123/1), hukuki güvenlik, kanun önünde eşitlik (md.10), ölçülülük ilkesi (md.13), başvuru hakkı (md.125) da mükellef hakları ile ilişkili olup aynı zamanda temellerini oluşturmaktadır. Mükellef haklarının korunmasına dolaylı bir şekilde katkı sağlamakta olan; özel hayatın gizliliği (md.20), mülkiyet hakkı (md.35), hak arama hürriyeti (md.36), dilekçe hakkı (md.74) gibi düzenlemeler de anayasamızda mevcuttur.

2010 yılı değişikliğiyle

Anayasa’nın 148. maddede düzenlenen Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı ve 74. maddede düzenlenen kamu denetçiliği (ombudsman) kurumunun da mükellef hakları açısından önem taşıdığı söylenebilir’.
Türkiye’de mükellef haklarının son durumu incelendiğinde, kıta Avrupası hukuk sistemini uygulayan ülkelerdeki gibi, ülkemizde de vergileme süreciyle ilgili usul ve esasların kanunlarda ayrıntılı bir şekilde düzenlendiği söylenebilir. Yine ülkemizdeki mükellef haklarının çağdaş ülkeler ile karşılaştırması yapıldığında bu ülkelerdeki hakların hemen hemen hepsinin mevcut olduğu görülmektedir. Türkiye’de bu konudaki en önemli eksikliğin ise, mükellef haklarına yönelik ayrı ve sistematik bir düzenleme olmamasıdır’.
Son yıllarda ülkemizde de mükellef hakları konusunda ilerlemeler kaydedilmiştir. Ayrı bir kavram olarak mükellef hakları, ilk kez 2005 yılında 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1. maddesinde “… mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu sağlamak; mükellef haklarını gözeterek yüksek kalitede hizmet sunmak suretiyle yükümlülüklerini kolayca yerine getirmeleri için gerekli tedbirleri almak; …” şeklindeki düzenlemede kullanılmıştır.
Yine aynı kanunun 4. maddesinin (c) bendinde yer alan “Mükellef haklarının korunması ve mükellef ile Başkanlık ilişkilerinin karşılıklı güven esasına dayanması konusunda gerekli tedbirleri almak” ve (d) bendinde yer alan “Mükellefleri vergi mevzuatından doğan hakları ve ödevleri konusunda bilgilendirmek” görevleri Gelir İdaresi Başkanlığı’na mükellef haklarını esas alan hizmetler olarak verilmiştir’”,

Mükellef odaklı

bir anlayışla Gelir İdaresi Başkanlığı’nın yapılandırılmasından sonra yapılan ilk düzenlemelerden birisi de Şubat 2006’da “Mükellef Hakları Bildirgesi’nin yayınlanması olmuştur. Bu bildirge, gelir idaresinin mükellef odaklı bir şekilde, saygılı ve dürüst olma ilkelerine bağlı, vergi ödemenin mükellef için bir yükümlülük olduğu kadar, vatandaş olma ve sorgulama hakkının da olduğunu ortaya koymuştur.
Bu dönemden itibaren mükellef hakları konusundaki gelişmeler hızlanmıştır. Mükelleflerin vergi ile ilgili konularda güncel, doğru ve hızlı bilgiye telefon aracılığıyla ulaşmalarını sağlamak amacıyla 25 Aralık 2007 tarihinde Vergi İletişim Merkezi (VİMER) hizmete başlamıştır. 3 Mart 2008’den beri hizmet veren Mükellef Hizmetleri Merkezince, mükelleflere yüz yüze danışmanlık hizmeti, genel vergi konularında yardım, vergi borcunu ve vergi beyannamelerinin verilip verilmediğini öğrenebilme ve kira beyannamelerinin doldurulması konusunda yardım hizmetleri verilmektedir’.
Vergi bilincinin oluşturulması çalışmaları çerçevesinde mükelleflerin, hakları ve yükümlülükleri konusunda doğrudan ve sürekli bir şekilde bilgilendirilmesi amacıyla yazılı ve görsel yayınlar hazırlanmaktadır. Bu kapsamda vergilendirme ile ilgili hazırlanan rehber ve broşürler her yıl güncellenerek Gelir İdaresi Başkanlığı’nın internet sayfasında (www.gib.gov.tr) yayımlanmaktadır. Bunun dışında, Gelir İdaresi Başkanlığı internet sayfası, mükelleflerin vergileme işlemlerini kısa sürede yerine getirmeleri, bilgilere hızlı bir şekilde ulaşmaları açısından önemli bir kaynaktır. İnternet sayfası aracılığıyla mükelleflerin; özelgelere, genel tebliğ taslaklarına, borç sorgulama hizmetlerine, bazı vergileri ödeme hizmetlerine, kira beyannamesi gönderme ve birçok bilgiye ulaşmaları mümkün olabilmektedir.

Kaynak: MÜKELLEF HAKLARI Türkiye Perspektifi ve Geliştirilmesi