Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Mükellef Haklarının Gelişimi,

Türkiye’de mükellef haklarının gelişimi, daha Osmanlı İmparatorluğu döneminde vergilendirmeye ilişkin sonuçlar doğuran anayasacılık hareketlerine kadar uzanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nda anayasacılık hareketleri 1808 yılında merkezi hükümet temsilcileri ile ayan temsilcileri arasında imzalanan Sened-i İttifak ile başlamıştır. Bu belge, bir yandan padişahın yetkilerini sınırlarken, diğer yandan da ayana yetkiler tanıyan ve bu yetkileri padişaha kabul ettiren bir niteliğe sahiptir. Sened-i İttifak, padişah ile fiili ve bölgesel birer iktidar olan ayanlar arasında, iktidar paylaşımını düzenlemeyi amaçlayan bir belgedir’”.  Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Mükellef Haklarının Gelişimi Sened-i İttifak’ta giriş dışında 7 şart ve bir ek yer almakta olup, bu şartlardan ikisi vergilendirmeye ilişkindir. Bunlardan 3. şarta göre, vergilerin padişahın iradesi çerçevesinde ayanların koruması ile hasara uğramadan toplanacağı belirtilmiştir. Diğer madde olan 7. şarta göre ise halkın aşırı vergi yükü altında kalmaması için ahaliden, fakirlerden ve köylüden alınacak vergilerde adalete riayet ilkesine uygun davranılacağı, vergi konulurken ayanlarla görüşüleceği ve bu görüşmeler sonucunda ortaya çıkan karara uyulacağı vurgulanmıştır. Bu hükümlerle padişahın vergilendirme yetkisi, ayanların denetimine verilmiştir”.İktidarın yetkilerini sınırlayan adalete uyma anlayışı “verginin yasallığı ilkesinin” ve halkın temsilcileri olmamalarına karşın ayanların onaylayıcı görevi üstlenmeleri “temsilsiz vergi olmaz” kuralının oluşumuna bir adımdır”.
Osmanlı’da anayasacılık hareketlerin ikincisini 1839 tarihli Tanzimat Fermanı oluşturmaktadır. Bu fermanla yargılamanın aleniliği, can güvenliği, mülkiyet hakkı, ırz ve namus dokunulmazlığı gibi bir kısım temel hak ve hürriyetlerin düzenlenmesi devlet tarafından taahhüt edildiğinden, fermanın yaygın bir biçimde Türklerin ilk “temel haklar beyannamesi” olarak kabulünü beraberinde getirmiştir . Tanzimat Fermanı’nda “her ferdin emlak ve kudretine göre bir vergi-1 münasip tayın olunarak kimseden ziyade şey alınmaması” mali güce göre vergi, verilen haklardan din ayrımı olmaksızın istisnasız bütün Osmanlı tebaasının yararlanacağı yolunda tam güvence eşitlik ilkesi; kanunların hazırlanmasında “kurullara danışma” ve “kurullarla çalışma” ilkeleri ve bu şekilde hazırlanan kanunların üstünlüğü ve bağlayıcılığı kanunun üstünlüğü ilkesi olarak ortaya çıkmıştır”.

Mükellef hakları

alanında önemli düzenleme getiren diğer bir belge 1856 tarıhli Islahat Fermanı’dır. Fermanı’nın önemi, çeşitli alanlarda olduğu gibi vergi alanında da Müslümanlar ile gayrimüslimler arasında eşitliğin düzenlenmesidir. Vergi alımında din ayrımı yapılmayacağı  tebaa-i saltanat-ı seniyemin kâffesi üzerine tarh olunacak vergi ve tekalif sınıf ve mezheplerine bakılmayacak bir surette ahz olunması…” şeklindeki bir maddeyle ilan edilmiştir. Ayrıca Ferman, iltizam usulünün kaldırılmasına yönelik de bir düzenleme getirmiştir”.
Bu anayasacılık hareketlerinden sonra padişahın yetkilerinin sınırlandırılması için 1876 yılında, ilk Türk Anayasası olan Kanun-i Esasi kabul edilmiştir. Ülkemizde mükellef haklarının temeli de bu anayasa ile atılmıştır. Kanun-ı Esasi’nin 17. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi, bütün Osmanlıların kanun önünde haklar ve ödevler bakımından eşit olduğunu öngörmüştür. Anayasa’nın 20. maddesinde düzenlenen mali güce göre vergileme ilkesiyle, vergilerin “herkesin kudreti nispetinde tarh ve tevzi” olunacağı ilân edilmiştir. Ayrıca kamu yararı gerektirmedikçe ve bedeli peşin ödenmedikçe bir kışının tasarrufunda bulunan mülkün alınamayacağı belirtilmiştir. Vergilerin kanuniliği ilkesini düzenleyen 25. maddeye göre, “bir kanuna müstenit olmadıkça vergi ve rüsumat namı ile ve nam-ı aherle hiç kimseden bir akçe alınamaz” hükmünü getirmiştir’*.
Kanun-i Esasiyle birlikte Tanzimat Fermanı’ndaki vergileme için belirlenen temel anlayışın anayasa hükmü altına alındığı görülmektedir. Bu anayasal düzenlemelerle birlikte, 11. Meşrutiyetin ilanına kadar vergileme alanındaki değişikliklerin padişahın iradesiyle yürürlüğe giren nizamnamelerle yapılmış olması vergileme yetkisinin halen padişahta olduğunun bir kanıtıdır. 11. Meşrutiyetin ilanıyla birlikte meclisin gücünün daha da artırılması, vergileme açısından “temsilsiz vergi olmaz” ilkesini pekiştiren bir durum olmuştur”,

110 Coşkun Üçok ve Ahmet Mumcu, Türk Hukuk Tarihi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Yayınları, Ankara, 1976, s.313; Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku, Ekin Kitabevi Yayınları,
Bursa, 2000, s.163.
“” Kemal Gözler, “Tanzimat Fermanı: Gülhane Hattı Hümayunu (1839), http://www.anayasa.
gen.tr/tanzimatfermani.htm, (08.01.2015).
2 Kemal Gözler, “Islahat Fermanı (1856), http//www.anayasa.gen.triislahatfermani.htm,
(08.01.2015).
“> Kemal Gözler, “Kanuni Esasi (1876), http:/www.anayasa.gen.tr/kanunuesasi.htm (08.01.2015).

‘“ ATO, “Professionalism Survey Assistance, Support and Advice Report”, May 2013,
https:/Www.ato.gov.au/uploadedFiles/Sontent/CR/downloads/cr38989ATOProf May2013report.
pdf, (07.01.2015).
106 ATO, “ATO Community and Micro Perceptions Survey 2013”, https://www.ato.gov.au/uploaded
Files/Content/CR/downloads/CPS“420June5202013.pdf, (07.01.2015).
107 Gözübüyük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, a.g.e., 5.104.
108 Güneş, a.g.e., 5.78; Çağan, a.g.e., 5.34.
08 Güneş, a.g.e., ss.78-79.
Kaynak: MÜKELLEF HAKLARI Türkiye Perspektifi ve Geliştirilmesi