Ombudsmanın yürütmenin faaliyetlerini yargı gibi hukukilik açısından denetlemesinin yanında anılan kararların yerindelik yönünden de denetimini yapma yetkisi bulunmaktadır.
Ombudsmanlık kurumunun amacı;
kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve etkin bir şikâyet mekanizması oluşturmak suretiyle, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmaktır (6328 Sayılı KDKK, Md.1).
Bu maddeden yola çıkarak baktığımızda Ombudsman, idarenin vergilendirme ile ilgili işlemlerini de incelemektedir. Çünkü vergilendirme işlemi de tek yanlı ve bireysel bir idari işlemdir. Bilindiği üzere idare tarafından ikmalen, resen ya da idarece verginin tarh edilmesi, vergi cezalarının kesilmesi, mükellefin vergi ödevlerini eksik ya da yanlış olarak yerine getirmesi veya eksik beyanda bulunması gibi durumlar vergi uyuşmazlıklarının ortaya çıkmasına neden olmaktadırlar. Bunun sonucunda da mükellef ya idari çözüm yollarına (uzlaşma, hataların düzeltilmesi ve üst makamlara başvuru) başvurarak bu uyuşmazlığı barışçıl bir ortamda gidermekte ya da yargı yoluna gitmektedir.
Ancak vergi uyuşmazlıkları idarenin katı tutumu nedeniyle her zaman barışçıl yollarla çözümlenmesi mümkün olmadığından ya da mükellef açısından beklenen sonucu yaratmadığından, yargı yolu tercih edilmekte ve bu durum doğal olarak yargının yükünü arttıracaktır.
Bu durum hem mükellef hem de idare açısında zaman kaybına yol açacağı gibi taraflar için meşakkatli bir sürecin işlemesine de neden olacaktır. İşte bu gibi durumlarda ombudsmanın devreye girmesi hem idare açısından hem de mükellefler açısından oldukça önemlidir.
Çünkü yargıya taşınmış bir vergi uyuşmazlığı, vatandaşların idareye olan güvenini sarsacağı gibi vergi psikolojisi açısından da mükellefte olumsuz bir davranışın oluşumuna neden olacaktır. Ombudsmana başvuru ile idarenin saygınlığı korunmuş olacaktır. Mükellefler açısından ombudsmana başvuru ise, yargı yolunda yapacağı masrafları en aza indirmek demektir.
Ancak bu konuda Ombudsmanın seçimi de önem arz etmektedir. Ombudsmanın sadece vergilendirme işleminin hukuki boyutuna hakim olması yetmez, aynı zamanda vergilemenin teknik yönüne de hakim olması gerekir. Ancak bu şekilde uyuşmazlıkların çözümünde etkin ve doğru kararlar alınabilir.
Bunun dışında Fransa’daki gibi ayrı bir vergi ombudsmanı biriminin oluşturulmasının da gerektiği söylenebilir. Böylelikle oluşturulan vergi ombudsmanı sadece vergisel işlemleri ele alacağından hata yapma payı en aza inecek ve uyuşmazlıkları çözmedeki başarısı artacaktır.
Ayrıca, ombudsmana başvuru için idari aşamadaki çözüm yollarına başvurunun yapılmış ve sonuç alınamamış olması ön şart olarak belirlenmelidir. Bu durum kurumun iş yoğunluğu azaltmasına ve ombudsmanın daha etkin bir şekilde çalışmasına neden olacaktır.
Sonuç olarak; Ombudsman kurumuna hayatiyet verilmesi ile idarenin etkinliğinin ve verimliliğinin artmasına, kalite ve standartların yükselmesine, idari yargının yükünün bir ölçüde olsa azalmasına, bilgi edinme ve dilekçe hakkı çerçevesinde iş yükü artan TBMM Dilekçe Komisyonu başta olmak üzere birçok kurumun iş yükünün hafiflemesine, en önemlisi ise toplumun idareye olan güveni artacağı için, saydam, güvenilir ve her an hesap verilebilir bir kamu yönetiminin oluşmasına neden olacaktır.
Vergisel işlemlerin kendine özgü yapısından dolayı, vergi mevzuatlarına genel bir ombudsman tarafından yeterince hakim olunamayacağı düşünüldüğünde mutlaka vergi kanunlarına hakim ayrı bir Vergi Ombudsmanı oluşturulmalıdır.
Günümüzde Sağlık Ombudsmanı ve Aile Ombudsmanı için adım atılmıştır. Bu adım mutlaka Vergi Ombudsmanı için de atılmalıdır.
İdarenin eylem ve işlemlerine yönelik olarak idari davalarda görülen artış ve yargı organlarının geç karar vermesi, kişileri haklarını koruma açısından mağdur duruma düşürdüğü gibi, hukuk devleti anlayışını da olumsuz yönde etkilediğinden Kamu Denetçiliği Kurumu’nun uygulanması bir ihtiyaç haline gelmiştir. Birçok ülkede uygulanan bu kurum da önemli olan nokta, her ülkenin ombudsmanlığı kendi sosyal ve politik yapısına, hukuksal sistemine, kültürel ve demografik özelliklerine uyarlayarak çeşitli değişikliklerle uygulamasıdır. Diğer bir deyişle, ombudsman kopya edilmemeli fakat ülke şartlarına uygun bir şekilde yeniden tasarlanmalıdır.