I-GİRİŞ
Son dönemlerde yapılandırma kanunlarının matrah artırımlarını da içerecek şekilde art arda yasalaştığına ve uygulamaya konulduğuna şahit olmaktayız. Yapılandırma kanunlarına, vergisini zamanında ödeyen ve mükellefiyet ödevlerini yerine getiren mükellefler tarafından haksız rekabete yol açtığı gerekçesiyle zaman zaman karşı çıkılsa da, çok sayıda mükellefin bu kanunların çıkmasına taraftar oldukları ve çok sayıda mükellef tarafından yapılandırma kanunlarından yararlandıkları görülmektedir. Yapılandırma kanunlarının; kamuya olan borçların yapılandırılarak ödenmesi, devam eden ihtilaflı işlemlerin sona erdirilmesi, matrah artırımı yoluyla inceleme ve tarhiyat risklerinin ortadan kaldırılması, işletme kayıtlarının düzeltilmesi gibi hususları kapsadığı görülmektedir. Matrah artırımını tercih eden ve başvuruda bulunarak artırdıkları vergiyi ödeyen mükelleflerin bu başvurudan beklentileri, artırdıkları vergi türü ve dönemle ilgili olmak üzere herhangi bir şekilde vergi incelemesine ve tarhiyata muhatap olmamaktır.
7143 Sayılı Kanun kapsamında, Katma Değer Vergisi yönünden matrah artırımından faydalanan mükelleflerden sahte olduğu iddia edilen faturaları kullanan mükellefler, mali idare tarafından vergi incelemesine tabi tutularak sonraki döneme devreden katma değer vergisi var ise bu tutar azaltılmakta ve matrah artırımı olmayan bir döneme tarhiyat yapılmaktadır. Yine Katma Değer Vergisi yönünden matrah artırımından faydalanan mükelleflerden sahte olduğu iddia edilen faturaları kullananlar mali idare tarafından vergi incelemesine tabi tutularak bu faturaları bilerek kullandığı iddia edilen mükellefler hakkında Vergi Usul Kanunu 359. ve 367. Maddeleri kapsamında suç duyurusunda bulunulmaktadır. Böylelikle mükellefler, bir yandan matrah artırımında bulunup artırdıkları vergiyi ödemek durumunda kalmakta, diğer yandan vergi incelemesi ve tarhiyata muhatap olmakta ve hatta suç duyuruları ile karşı karşıya kalmakta böylelikle de idare ile ihtilaflı hale gelmektedirler. Bu haliyle de matrah artırımından beklenen sonuç, hem mükellef hem de mali idare açısından gerçekleşmemektedir.
Bu çalışmada 7143 sayılı kanun kapsamında katma değer vergisi yönünden matrah artırımında bulunan mükelleflerin vergi incelemesi ve tarhiyat riskleri ile 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun[1] 359. maddesi kapsamında kaçakçılık suçları kapsamında hapis cezası riskleri ele alınacaktır. Matrah artırımını da içeren en son yapılandırma kanunu “7143 Sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun[2]” olup, söz konusu kanun kapsamında katma değer vergisi yönünden matrah artırımı yapan mükelleflerin tarhiyat riskleri ve hapis cezası riskleri ele alınacaktır.
II-7143 SAYILI KANUN KAPSAMINDA KDV YÖNÜNDEN MATRAH ARTIRIMINDA BULUNULMASI VE SONUÇLARI
7143 Sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun, kamuya olan borçların yapılandırılarak ödenmesi, mevcut ve muhtemel ihtilafların sulh yoluyla sonlandırılması, matrah ve vergi artırımı yoluyla vergilemede öngörülebilirliğin artırılarak geçmiş vergilendirme dönemleri ile ilgili olası risklerin ortadan kaldırılması, işletme kayıtlarının fiili durumlarına uygun hale getirilerek kayıtlı ekonomiye geçişin teşvik edilmesi, gibi gerekçelerle 2018 yılı itibariyle yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Söz konusu kanunun 5. Maddesinde matrah ve vergi artırımına ait düzenlemeler yer almaktadır. Kanunda belirtilen şartlar dahilin de başvuruda bulunan ve kanundan yararlanma haklarını kaybetmeyen mükelleflerin vergi incelemesi ve tarhiyat risklerinden kurtulma imkanları bulunmaktadır. Mükellefler gelir vergisi, kurumlar vergisi, Katma Değer Vergisi, gelir ve kurumlar stopaj vergileri için matrah artırımından yararlanabileceklerdir.
Kanunun 5/3 maddesinde yer alan düzenlemeye göre, mükelleflerin belirtilen şartlar dâhilinde katma değer vergisini artırarak maddede belirtilen süre ve şekilde ödemeleri halinde, kendileri nezdinde söz konusu vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak katma değer vergisi incelemesi ve tarhiyatı yapılmaz. 7143 sayılı yapılandırma kanununda diğer yapılandırma kanunlarından farklı olarak matrah artırımı yapan mükelleflerin artırdıkları matrahları ödeme şartı getirilmiş olup, ödemenin aksatılması halinde matrah artırımı hükümlerinden yararlanma şartı kaybedilecektir.
Katma değer vergisi artırımı, mükelleflerin her bir vergilendirme dönemine ilişkin olarak verdikleri beyannamelerindeki (ihtirazı kayıtla verilenler dâhil) hesaplanan katma değer vergisinin yıllık toplamı üzerinden;
– 2013 yılı için %3,5,
– 2014 yılı için %3,
– 2015 yılı için %2,5,
– 2016 yılı için %2,
2017 yılı için %1,5 oranından, az olmamak üzere belirlenecek katma değer vergisini, vergi artırımı olarak kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar beyan etme şartı getirilmişti. Matrah artırımdan yararlanmak isteyen mükellefler de kanunda belirtilen süre ve şartlar dahilinde başvuruda bulunarak kapsama dahil olmuşlar idi.
Kanunun 5/3-e maddesine göre, artırım talebinde bulunulan yılları izleyen dönemlerde yapılacak vergi incelemelerine ilişkin olarak artırım talebinde bulunulan dönemler için, sonraki dönemlere devreden katma değer vergisi yönünden ve artırım talebinde bulunulan dönemler için ihraç kaydıyla teslimlerden veya iade hakkı doğuran işlemlerden doğan terkin ve iade işlemleri ile ilgili inceleme ve tarhiyat hakkı saklıdır. Sonraki dönemlere devreden katma değer vergisi yönünden yapılan incelemelerde artırım talebinde bulunulan dönemler için tarhiyat önerilemez.
Kanunun 5/13. maddesine göre ise, matrah artırımı hükümlerinden yararlananlar hakkında 213 sayılı Kanunun 367 nci maddesi kapsamında yapılacak incelemeler saklıdır. Ancak, bu incelemeler sonucunda matrah veya vergi artırımında bulunulan dönemler ve vergiler için tarhiyat yapılmaz. Vergi Usul Kanununun 367. maddesi, “Bazı kaçakçılık suçlarının cezalandırılmasında usül” başlığını taşımakta olup, 359. Maddede yazılı kaçakçılık suçlarının işlendiğinin tespiti halinde keyfiyetin Cumhuriyet Başsavcılıklarına bildirilmesini düzenlemektedir.
7143 Sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tebliği[3] de “7143 sayılı Kanuna göre vergi artırımından yararlanmak isteyen mükellefler nezdinde, artırımda bulundukları yıl veya yılların kapsadığı dönemler itibarıyla KDV yönünden vergi incelemesi ve tarhiyat yapılmayacaktır. Ancak;
– Artırımda bulunulan yılları izleyen dönemlerde yapılacak vergi incelemelerine ilişkin olarak artırımda bulunulan dönemler için “Sonraki Dönemlere Devreden KDV” yönünden vergi incelemesi yapılabilecektir. Bu incelemelerde artırımda bulunulan dönemler için tarhiyat önerilemeyecek, elde edilen bulgular, artırımda bulunulmayan dönemlerdeki tarhiyatlar için kullanılabilecektir.
– Artırımda bulunulan dönemler için iade hakkı doğuran işlemlerden ya da ihraç kaydıyla teslimlerden doğan iade ve terkin taleplerine ilişkin olarak (iade ve terkinin doğruluğunu teminen doğrudan veya dolaylı olarak mal ve hizmet temin edilen mükellefler nezdinde karşıt incelemeler dâhil) vergi incelemesi yapılabilecektir. İnceleme sonunda artırımda bulunulan dönemler için terkin ve iade işlemleri ile sınırlı olmak üzere tarhiyat yapılabilecektir.” Şeklinde kanuna paralel bir şekilde düzenlenmiştir.
Kanun ve tebliğ düzenlemelerinden de anlaşılacağı üzere, 7143 Sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun kapsamında katma değer vergisi yönünden matrah artırımında bulunan mükellefler nezdinde “Sonraki Dönemlere Devreden KDV” yönünden vergi incelemesi ve tarhiyat yapılabilecektir. Örneğin 2017 yılı için 7143 sayılı kanun kapsamında katma değer vergisi yönünden matrah artırımında bulunmuş ve artırdığı vergiyi ödemiş bulunan bir mükellefe, 2017 yılında kayıtlarına intikal etmiş olan sahte faturalar nedeniyle herhangi bir tarhiyat önerilemeyecektir. Oysa aynı mükellefin Aralık 2017 den Sonraki Döneme Devreden Katma Değer Vergisi varsa, bu mükellefe 2017 yılından sonra, ödemenin çıktığı herhangi bir döneme tarhiyat yapılmaktadır. Böylelikle bu düzenlemelerle, aynı konumda bulunan mükellefler arasında adaletsizliğe yola açılmakla birlikte; mükellefler tarafından, adlarına yapılan tarhiyata itiraz edilmesi halinde de vergi ihtilaflarının artmasına yol açmaktadır. Bu durumda olan mükellefler bir yandan matrah artırımı dolayısıyla artırdıkları vergileri ödemek durumunda kalmakta aynı zamanda da matrah artırımı yaptıkları döneme ve vergiye ilişkin vergi tarhiyatı ile karşı karşıya kalmaktadırlar.
Ayrıca, söz konusu kanun kapsamında matrah artırımında bulunan mükellefler hakkında Vergi Usul Kanununun 359. Maddesinde düzenlenmiş bulunan kaçakçılık suçlarının Cumhuriyet Savcılıklarına bildirilmesi yönünden de vergi incelemesi yapılabilecektir. Kaldı ki; 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasındaki “defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler” veya bu fiiller nedeniyle incelemesi devam edenler ile terör suçundan hüküm giyenler, haklarında terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle adli makamlar, genel kolluk kuvvetleri veya Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı tarafından yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar kapsamında vergi incelemesi yapılması, terörün finansmanı suçu veya aklama suçu kapsamında inceleme ve araştırma yapılması talep edilenler, 7143 sayılı kanun kapsamında matrah artırımından yararlanamamışlardır.
Nitekim son dönemlerde 7143 Sayılı Kanun kapsamında matrah artırımından faydalanmış ve artırdıkları matrahları ödemiş olan mükelleflerin, sahte fatura kullanma yönünden vergi incelemesine tabi tutulduklarını ve bu faturaları bilerek kullandığı iddia edilen mükellefler hakkında herhangi bir tarhiyat önerilmemekle birlikte Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulduğu görülmektedir.
III-SONUÇ
Yapılan her ticari işlemin kayıt altına alınmış olduğu, kurum ve kuralların tam anlamıyla işlediği, beyan ve kontrol sisteminin çok iyi çalıştığı, enflasyonun düşük olduğu sistemlerde matrah artırımı gibi bir müessesenin uygulanması ve yürürlüğe girmesi düşünülemez. Bizim gibi, kayıt dışılığın yüksek olduğu, vergilendirme sisteminin beyana dayalı olmasına karşı inceleme oranının çok düşük kaldığı, enflasyonun görece olarak yüksek seyrettiği ekonomilerde hem mükelleflerin hem de kamunun bir ihtiyacı ve beklentisi olarak yapılandırma ve matrah artırımları gündeme gelmektedir.
Yapılandırma ve matrah artırımı düzenlemelerinden beklenen amaç, kamuya olan borçların yapılandırılması, mükellefler ile mali idare arasında devam eden ihtilaflı işlemlerin sona erdirilmesi, matrah artırımı yoluyla inceleme ve tarhiyat risklerinin ortadan kaldırılması ve işletme kayıtlarında fiili durum ile kaydi durumun uygun hale getirilerek düzeltilmesi yani bir nevi mükelleflerle devletin barışmasıdır.
Oysa ki, 7143 Sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun kapsamında matrah artırımında bulunulsa dahi matrah artırımında bulunan mükellefler nezdinde, yukarıda yer vermiş olduğumuz maddeler kapsamında vergi incelemesi yapılabilmekte, tarhiyat önerilmekte ve hatta Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulabilmektedir. Bu durum da kanunun gerekçesine, düzenleniş amacına ve mantığına aykırıdır.
7143 sayılı kanun 2018 yılında yürürlüğe girmiş olmasına rağmen, 2020 yılı Kasım ayında yürürlüğe giren 7256 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun[4], kamuoyunun ve iş dünyasının yüksek beklentileri doğrultusunda yasalaşmamış, sadece yapılandırma ve varlık barışı düzenlemeleri ile sınırlı kalmıştır. Bu nedenle de matrah artırımını içerecek şekilde yeni bir yapılandırma kanununun düzenleneceği değişik platformlarda konuşulur hale gelmiştir.
Önerimiz, 7143 Sayılı kanunun matrah artırımında bulunan mükelleflere tarhiyat yapılması ve suç duyurusunda bulunulmasına yol açan maddelerinin düzeltilerek tarhiyatın ve suç duyurusunun önüne geçilmesi ve kanunun çıkarılış amacına uygun hale getirilmesidir. Böylelikle matrah artırımından beklenen sonuç, hem mükellef hem de mali idare açısından gerçekleşmiş olacaktır. Ayrıca matrah artırımını da içerecek şekilde yeni bir yapılandırma kanunu çıkması halinde, matrah artırımında bulunan mükellefler nezdinde tarhiyat yapılmaması, haklarında suç duyurusunda bulunulmaması ve özel esaslar uygulanmaması yönünde maddeler konulması yapılandırma kanununun amacına uygun bir düzenleme olacaktır.
– 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu
– 7143 Sayılı Kanun
– 7256 Sayılı Kanun
– www.hmb.gov.tr
– www.mevzuat.gov.tr
– www.resmigazete.gov.tr
– www.gib.gov.tr/gibmevzuat
Dip Notlar:
[1] 10.01.1961 tarih ve 10703 sayılı RG yayımlanmıştır. [2] 18.05.2018 tarihli ve 30425 sayılı RG yayımlanmıştır. [3] 26.05.2018 tarih ve 30432 sayılı RG yayımlanmıştır. [4] 17.11.2020 tarih ve 31307 sayılı RG yayımlanmıştır.Mahmut Bülent YILDIRIM
Yeminli Mali Müşavir
İKÜ Öğretim Görevlisi