Ticari kazanç sahipleri (basit usulde vergilendirilenler hariç), serbest meslek erbabı ve kurumlar vergisi mükellefleri için ağustos ayında söz konusu olan mükellefiyetlerden birisi de, yılın 6 aylık dönemine ilişkin geçici verginin beyanı ve vergi çıkıyorsa ödemek mükellefiyetidir.
Vergilendirme dönemleri itibariyle geçici vergiye tabi kazançların belirlenmesinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin hükümleri uygulanır. Kurumlar vergisi mükellefleri ise, bu hükümlerin yanı sıra, safi kurum kazancının tespitine ilişkin olarak Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yer alan hükümlere de uymak zorundadırlar. Geçici vergiye esas kazançların tespitinde, Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ilişkin hükümlerinin de dikkate alınması gerekmektedir. Değerleme işlemleri ise geçici vergi döneminin kapandığı tarih itibariyle yapılacaktır.
Geçici vergi matrahının saptanması bakımından, özellikle değerleme konusunda önem taşıyan ve dikkat edilmesi gereken bazı konuları, satır başları itibariyle aşağıda aktarmak istiyoruz.
– Vergi Usul Kanunu’nun 280’inci maddesinde, yabancı paraların borsa rayici ile değerleneceği ve bu hükmün yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da cari olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla, geçici vergiye tabi kazançların tespitinde yabancı paralar ile yabancı para cinsinden olan alacak ve borçların bu hüküm dikkate alınarak değerlenmesi gerekmektedir.
– Geçici vergiye tabi kazançların tespitinde mükellefler, isterlerse vadesi gelmemiş senede bağlı borç ve alacaklarını değerleme gününün kıymetine irca edebilirler. Geçici vergi açısından reeskont yapılmış olması, müteakip geçici vergi dönemlerinde veya hesap dönemine ilişkin kazancın hesaplanmasında da reeskont işleminin yapılmasını gerektirmemektedir.
 

– Vergi Usul Kanunu’nda maliyet tespit yöntemini belirlemede mükellefe seçimlik hak tanındığı durumlarda, yıllık olarak yapılacak tercih, geçici vergi uygulamasında da dikkate alınacaktır. Ancak, seçilen yöntemin yıl içerisinde veya dönem sonunda değiştirilmesi mümkün değildir.
– Şüpheli hale gelen alacaklar için değerleme günü itibariyle karşılık ayırma şartlarının gerçekleşmesi halinde karşılık ayırmak mümkündür. Şüpheli hale gelen alacağın içinde bulunduğu hesap dönemini aşmamak üzere geçici vergi dönemlerinden herhangi birinde veya yıl sonu itibariyle karşılık ayırmak mümkündür.
– Mükellefler yıllık olarak hesaplayacakları amortisman tutarının ilgili döneme isabet eden kısmını geçici vergiye ilişkin kazançlarının tespitinde dikkate alabilirler. Yıl içinde iktisap edilen amortismana tabi iktisadi kıymetler için yıllık olarak ayrılabilecek amortisman tutarından kazancın ilgili olduğu döneme isabet eden kısım dikkate alınacaktır. Mükellefler ilk defa aktife aldıkları kıymetler için geçici vergi açısından seçtikleri amortisman usul ve oranını yıllık olarak da uygulamak zorundadırlar.
– Aktifleştirilen ilk tesis ve taazzuv giderleri, peştemallıklar ve özel maliyet bedellerinin itfasında da yıllık olarak itfa edilecek tutardan ilgili döneme isabet eden kısım dikkate alınacaktır.
– Geçici vergiye esas kazançlarının tespitinde mükellefler, geçici vergi dönemi sonu mal mevcutlarını fiili envanter yapmak yerine, kaydi olarak tespit edebilme imkânına sahiptirler. Ancak ister kaydi, ister fiili envanter sonucu tespit edilmiş olsun, yıllık dönem sonu mal mevcutlarının değeri Vergi Usul Kanunu’nda yer alan değerleme hükümlerine göre tespit edilecektir.
– Mükellefler geçici vergiye tabi kazançlarının tespitinde, söz konusu kazançlarını yıllık beyanname ile beyan etmeleri halinde yararlanabilecekleri tüm indirim ve istisnaları dikkate alabilirler. İndirim ve istisnalardan yararlanma belirli şartlara bağlanmış ise, bu şartların yerine getirilip getirilmediği, ilgili geçici vergi döneminin son günündeki duruma göre belirlenecektir.
– Kazancın bütünüyle gelir ve kurumlar vergisinden istisna edildiği veya hesaplanan gelir ve kurumlar vergisinden belirli oranlarda indirim yapıldığı durumlarda da geçici vergi beyannamesi verilecektir. Gerekli şartlar yerine getirildiği için kazancın bütünüyle istisna edildiği durumda, verilecek geçici vergi beyannamesinde kazanç beyan edilecek ancak geçici vergi hesaplanmayacaktır. Şarta bağlı olarak hesaplanan gelir ve kurumlar vergisinden belirli oranda indirim yapıldığı durumda ise, verilecek geçici vergi beyannamesinde beyan edilen geçici vergi matrahına göre hesaplanacak geçici vergiden, hak kazanılan oranda indirim yapılmak suretiyle ödenmesi gereken geçici vergiye ulaşılacaktır.
– Geçici vergi matrahının hesaplanmasında, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde indirimi mümkün olan geçmiş yıl zararları dikkate alınacaktır.
– Geçici vergi mükellefi gerçek kişiler, Gelir Vergisi Kanunu’nun 89’uncu maddesinde belirtilen bağış, yardım ve sigorta primi indiriminden, kurumlar ise Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 14/6’ncı maddesinde belirtilen bağış ve yardım indiriminden geçici vergiye esas kazançlarını tespit ederken de yararlanabilirler.
– Hangi esasa göre hesaplanırsa hesaplansın, lisans, know-how gibi gayri maddi hak bedeli ile ciro primi niteliğindeki ödemeler, tahakkuk ettikleri dönemde gelir veya gider olarak dikkate alınacaktır.
– Mükellefler, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılmasından kaynaklanan kârlarını geçici vergi matrahlarının tespitinde de yenileme fonuna alabilirler. Bu durumda, yeni iktisadi kıymet iktisap edilmesi halinde, yenileme fonuna aktarılan kâr, bu kıymete ilişkin olarak geçici vergi dönemlerinde ayrılacak amortismanlara mahsup edilecektir.
Kaynak:Bumin DOĞRUSÖZ/DÜNYA